#BizimleOku
“Komplocular 26 Aralık 820’de Fil Kapısı önünde toplanan ruhbanın arasına karışarak Teotokos Tu Faru Kilisesi’ne girdi. Hükümdar koronun yanında ilahi okuyordu. Katiller ilahi biter bitmez üzerine atıldılar. Bu Fil Kapısı ve Faru Kilisesi tam olarak neredeydi? Ne birini biliyoruz kesin olarak, ne diğerini. Ya da bir şairin yazdıklarına bakalım: ‘Gençler muzaffer bir alay halinde şehrin bir ucundan Ayios Markianos ve Martyrios Kilisesine yürürlerdi. Kimisi kadın kıyafetleriyle, sefalet içinde yaşayan kimileri de erguvanlara bürünmüş, başlarına taç geçirmiş olurdu. Bugün muhteşem kıyafetler içinde gördüklerim, yarın paçavralar içinde çıkarlardı ortaya.’ Ayios Markianos ve Martyrios Kilisesi’nin nerede olduğunu bilmiyoruz yine. Kaynaklarda defalarca zikredilen sayısız saray, çeşme, meydan, han, heykel, cadde, hastane ve dikilitaş var, ama nerede bulunuyordu bunlar? Bunda şaşacak bir şey yok, zira Bizanslıların başkenti Konstantinopolis yok artık. Onun yerinde başka bir şehir, yeni bir ülkenin, başka bir halkın ve uygarlığın kültür başkenti yükseliyor. Osmanlı denizinin dalgaları üzerinde batık Bizans anakarasının ancak kimi zirveleri uç veriyor bugün. Elinizde tuttuğunuz kitap bir İstanbul rehberi değil, bir Bizans tarihi de değil. Elinizde çok özel bir rehber var, yani belli yollarla, belli anıtlara yönlendiriyor sizi ve mümkün olduğunca her şeyi anlatıyor bunlarla ilgili. Bu anıtlarla ilişkili masalları onları ziyaret ederken anlatma geleneğine de uyuyorum kitapta. Geçmişteki bazı olayların işte tam burada meydana gelmiş olduğu düşüncesi, her zaman derin bir heyecana sürüklemiştir beni. Sanki buranın havasında bazı sesler yankılanıyor, sanki buranın denizinde eskiden olduğu gibi ölülerin suretleri aksediyor. Kimi mütevazı, yosun bağlamış tuğlalar, bunların tarihi olaylara şahit oldukları düşüncesiyle fırtınalı duygular uyandırıyor bende. Bu büyük şehirle ilgili kitabında Orhan Pamuk’un yazdığı gibi: '... zaman ve hafıza oyunları, tıpkı İstanbul’un içinde yaşayan kalıntılar gibi, geçmişin şimdi hâlâ yaşamakta olabileceği geçici yanılsamasını estetik bir zevk olarak yaşatır yalnızca.'”
Sergey A. Ivanov
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
“Komplocular 26 Aralık 820’de Fil Kapısı önünde toplanan ruhbanın arasına karışarak Teotokos Tu Faru Kilisesi’ne girdi. Hükümdar koronun yanında ilahi okuyordu. Katiller ilahi biter bitmez üzerine atıldılar. Bu Fil Kapısı ve Faru Kilisesi tam olarak neredeydi? Ne birini biliyoruz kesin olarak, ne diğerini. Ya da bir şairin yazdıklarına bakalım: ‘Gençler muzaffer bir alay halinde şehrin bir ucundan Ayios Markianos ve Martyrios Kilisesine yürürlerdi. Kimisi kadın kıyafetleriyle, sefalet içinde yaşayan kimileri de erguvanlara bürünmüş, başlarına taç geçirmiş olurdu. Bugün muhteşem kıyafetler içinde gördüklerim, yarın paçavralar içinde çıkarlardı ortaya.’ Ayios Markianos ve Martyrios Kilisesi’nin nerede olduğunu bilmiyoruz yine. Kaynaklarda defalarca zikredilen sayısız saray, çeşme, meydan, han, heykel, cadde, hastane ve dikilitaş var, ama nerede bulunuyordu bunlar? Bunda şaşacak bir şey yok, zira Bizanslıların başkenti Konstantinopolis yok artık. Onun yerinde başka bir şehir, yeni bir ülkenin, başka bir halkın ve uygarlığın kültür başkenti yükseliyor. Osmanlı denizinin dalgaları üzerinde batık Bizans anakarasının ancak kimi zirveleri uç veriyor bugün. Elinizde tuttuğunuz kitap bir İstanbul rehberi değil, bir Bizans tarihi de değil. Elinizde çok özel bir rehber var, yani belli yollarla, belli anıtlara yönlendiriyor sizi ve mümkün olduğunca her şeyi anlatıyor bunlarla ilgili. Bu anıtlarla ilişkili masalları onları ziyaret ederken anlatma geleneğine de uyuyorum kitapta. Geçmişteki bazı olayların işte tam burada meydana gelmiş olduğu düşüncesi, her zaman derin bir heyecana sürüklemiştir beni. Sanki buranın havasında bazı sesler yankılanıyor, sanki buranın denizinde eskiden olduğu gibi ölülerin suretleri aksediyor. Kimi mütevazı, yosun bağlamış tuğlalar, bunların tarihi olaylara şahit oldukları düşüncesiyle fırtınalı duygular uyandırıyor bende. Bu büyük şehirle ilgili kitabında Orhan Pamuk’un yazdığı gibi: '... zaman ve hafıza oyunları, tıpkı İstanbul’un içinde yaşayan kalıntılar gibi, geçmişin şimdi hâlâ yaşamakta olabileceği geçici yanılsamasını estetik bir zevk olarak yaşatır yalnızca.'”
Sergey A. Ivanov
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
#BizimleOku
Kazaklar romanının kahramanı Olenin, Moskova'nın kibar çevreleri etrafında dönüp durmaktan sıkılmış, farklı hayatların peşine düşerek yeni bir hayata başlamak istemiştir. Bu arayışın sonunda Olenin orduya yazılıp Kafkaslar'a gider ve buradaki bir köyde Kazaklar'ın yaşamına tanık olur. Olenin'in bir Kazak kızına âşık olması etrafında gelişen roman, aynı dönemde yaşayıp birbirinden alabildiğine farklılıklar gösteren iki toplumu karşılaştırır. Bunlardan biri "kibarlar" tabakasını oluşturan, çeşitli kültürlerin etkisi altında bulunan aristokrasi dünyasıdır; diğeri de hiçbir kültürle karşı karşıya gelmemiş, doğrudan doğruya halkın eseri olan geleneklerinden sıyrılmamış bir dünyadır.
Turgenyev'in "Dilimizde yazılmış en güzel hikâye" olarak nitelediği Kazaklar Tolstoy'un hayatından izler taşımaktadır.
Serhan Nuriyev'in Rusça aslından çevirisiyle...
"Tolstoy'un 'yaşam'ı yazılı sayfaya sözcüğü? Sözcüğüne taşıdığı izlenimi, sanatın, yani başka birçoklarından daha bilinçli ve karmaşık bir kurgunun sonucundan başka bir şey değildir."
Italo Calvino
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
Kazaklar romanının kahramanı Olenin, Moskova'nın kibar çevreleri etrafında dönüp durmaktan sıkılmış, farklı hayatların peşine düşerek yeni bir hayata başlamak istemiştir. Bu arayışın sonunda Olenin orduya yazılıp Kafkaslar'a gider ve buradaki bir köyde Kazaklar'ın yaşamına tanık olur. Olenin'in bir Kazak kızına âşık olması etrafında gelişen roman, aynı dönemde yaşayıp birbirinden alabildiğine farklılıklar gösteren iki toplumu karşılaştırır. Bunlardan biri "kibarlar" tabakasını oluşturan, çeşitli kültürlerin etkisi altında bulunan aristokrasi dünyasıdır; diğeri de hiçbir kültürle karşı karşıya gelmemiş, doğrudan doğruya halkın eseri olan geleneklerinden sıyrılmamış bir dünyadır.
Turgenyev'in "Dilimizde yazılmış en güzel hikâye" olarak nitelediği Kazaklar Tolstoy'un hayatından izler taşımaktadır.
Serhan Nuriyev'in Rusça aslından çevirisiyle...
"Tolstoy'un 'yaşam'ı yazılı sayfaya sözcüğü? Sözcüğüne taşıdığı izlenimi, sanatın, yani başka birçoklarından daha bilinçli ve karmaşık bir kurgunun sonucundan başka bir şey değildir."
Italo Calvino
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
#BizimleOku
Dostoyevski'nin ironiyi ve groteski harmanlayarak yarattığı özgün kara mizahın en başarılı örneklerinden olan Kumarbaz, dünyanın her yerinden Roulettenburg adlı kurmaca bir Alman kasabasında bir araya gelen kumar müdavimlerinin hikâyesi. Yazarın kendi kumar borcunu ödemek için bir ay gibi kısa bir sürede tamamladığı bu romanda, kendisinden ilhamla yarattığı başkahramanı Aleksey İvanoviç, karamsarlık ve coşkunun gerilim hattında gidip gelir. Dostoyevski, genç adamın başarısız ilişkileri ve kumara olan düşkünlüğüyle harcanan hayatını anlatırken, onda nesneleştirdiği alınyazısı ve özgürlük ikilemini inceler. "Dostoyevski, Hıristiyanlık şefkatini, bedenin ve ruhun asaletine adamak yerine insan ıstırabına, günahkârlığına ve düşkünlüğüne, arzunun ve suçun derin köşelerine yöneltmiştir."
Thomas Mann
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
Dostoyevski'nin ironiyi ve groteski harmanlayarak yarattığı özgün kara mizahın en başarılı örneklerinden olan Kumarbaz, dünyanın her yerinden Roulettenburg adlı kurmaca bir Alman kasabasında bir araya gelen kumar müdavimlerinin hikâyesi. Yazarın kendi kumar borcunu ödemek için bir ay gibi kısa bir sürede tamamladığı bu romanda, kendisinden ilhamla yarattığı başkahramanı Aleksey İvanoviç, karamsarlık ve coşkunun gerilim hattında gidip gelir. Dostoyevski, genç adamın başarısız ilişkileri ve kumara olan düşkünlüğüyle harcanan hayatını anlatırken, onda nesneleştirdiği alınyazısı ve özgürlük ikilemini inceler. "Dostoyevski, Hıristiyanlık şefkatini, bedenin ve ruhun asaletine adamak yerine insan ıstırabına, günahkârlığına ve düşkünlüğüne, arzunun ve suçun derin köşelerine yöneltmiştir."
Thomas Mann
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
#BizimleOku
Klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı Turgenyev, çağdaşlarından bütünüyle farklı bir yol izlemiş, yaşadığı dönemde Avrupa'da yazılan romanlara ve Avrupa kültürüne daha yakın bir tavır sergilemişti. Turgenyev'in başyapıtı olarak tanımlanan Babalar ve Oğullar, bu etkinin izlerini taşır.
Romanın öne çıkan karakteri Bazarov, arkadaşı Arkadiy'e ve onun modern değerlerle yaşamayı seçen babasıyla amcasına öyle sinir bozucu bir biçimde karşı çıkar ki, sergilediği nihilizm Bazarov'un müthiş zekâsıyla birleşince genç bozguncunun saldırılara uğraması kaçınılmaz olur. Tıpkı romanın yayımlanmasından sonra yoğun saldırıya uğrayan Turgenyev gibi. İvan Turgenyev, Babalar ve Oğullar'ın yayımlanmasından sonra ülkesini terk etmek zorunda kalmış, yaşamını Avrupa'da sürdürmüştü.
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
Klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı Turgenyev, çağdaşlarından bütünüyle farklı bir yol izlemiş, yaşadığı dönemde Avrupa'da yazılan romanlara ve Avrupa kültürüne daha yakın bir tavır sergilemişti. Turgenyev'in başyapıtı olarak tanımlanan Babalar ve Oğullar, bu etkinin izlerini taşır.
Romanın öne çıkan karakteri Bazarov, arkadaşı Arkadiy'e ve onun modern değerlerle yaşamayı seçen babasıyla amcasına öyle sinir bozucu bir biçimde karşı çıkar ki, sergilediği nihilizm Bazarov'un müthiş zekâsıyla birleşince genç bozguncunun saldırılara uğraması kaçınılmaz olur. Tıpkı romanın yayımlanmasından sonra yoğun saldırıya uğrayan Turgenyev gibi. İvan Turgenyev, Babalar ve Oğullar'ın yayımlanmasından sonra ülkesini terk etmek zorunda kalmış, yaşamını Avrupa'da sürdürmüştü.
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
#BizimleOku
Yüzbaşının Kızı, modern Rus edebiyatının kurucu figürlerinden Puşkin'in belgesel gerçekçilik konusundaki mahareti ile kişisel öykülere açılan hayal gücü zenginliğini benzersiz bir şekilde birleştiren, eşine az rastlanır bir tarihsel roman. Pyotr Grinyov, 17 yaşına geldiğinde, emekli bir asker olan babasının ısrarıyla askerliğini yapmak için Orenburg'a gönderilir. Burada Yüzbaşı Mironov'un kızı Maşa'ya âşık olur. Maşa ile Pyotr arasındaki aşk başladıktan kısa süre sonra Pugaçov ayaklanması patlak verir. Rusya'nın uzun modernleşme serüveninde Çar Petro tarafından tasfiye edilene kadar kritik roller oynayan Kazakların da desteğiyle "ayaklanma" büyür. Maşa ile Pyotr arasındaki ilişkinin arka planına kişisel anlatıları şekillendiren Pugaçov Ayaklanması oturur. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin'in tarihsel romana kattığı simetri, denge ve ikna edicilik ilkelerinin hayatiyetini gösteren, çarpıcı bir anlatı.
"Yüzbaşının Kızı, Puşkin'in Rus nesrini yarattığı öykülerden biridir. Bu nesnel, berrak, yapmacıksız ve vurucu anlatı ancak Puşkin gibi gerçek bir şairin elinden çıkabilirdi."
-Robert Conquest-
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
Yüzbaşının Kızı, modern Rus edebiyatının kurucu figürlerinden Puşkin'in belgesel gerçekçilik konusundaki mahareti ile kişisel öykülere açılan hayal gücü zenginliğini benzersiz bir şekilde birleştiren, eşine az rastlanır bir tarihsel roman. Pyotr Grinyov, 17 yaşına geldiğinde, emekli bir asker olan babasının ısrarıyla askerliğini yapmak için Orenburg'a gönderilir. Burada Yüzbaşı Mironov'un kızı Maşa'ya âşık olur. Maşa ile Pyotr arasındaki aşk başladıktan kısa süre sonra Pugaçov ayaklanması patlak verir. Rusya'nın uzun modernleşme serüveninde Çar Petro tarafından tasfiye edilene kadar kritik roller oynayan Kazakların da desteğiyle "ayaklanma" büyür. Maşa ile Pyotr arasındaki ilişkinin arka planına kişisel anlatıları şekillendiren Pugaçov Ayaklanması oturur. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin'in tarihsel romana kattığı simetri, denge ve ikna edicilik ilkelerinin hayatiyetini gösteren, çarpıcı bir anlatı.
"Yüzbaşının Kızı, Puşkin'in Rus nesrini yarattığı öykülerden biridir. Bu nesnel, berrak, yapmacıksız ve vurucu anlatı ancak Puşkin gibi gerçek bir şairin elinden çıkabilirdi."
-Robert Conquest-
#RUSEVI #ruseviturkiye #rusedebiyat
#BizimleOku
"Ülkemizde romancı olarak tanınan ama Rus edebiyatının büyük şairi olan Boris Pasternak’ın tek romanı: Doktor Jivago. 1956’da Sovyetler Birliği tarafından yayımlanması uygun görülmeyen, 1957’de gizlice kaçırıldığı İtalya’da ilk kez yayımlanan ve Pasternak’a 1958 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran kitap, Türkçeye elli yılı aşkın bir süre sonra, ilk kez eksiksiz bir biçimde ve doğrudan Rusçadan çevrildi. Jivago’nun yazdığı şiirlerden oluşan ek bölümle birlikte…
Önüne kattığı herkesi sürükleyen büyük bir ihtilalin ve ölümsüz bir aşkın romanı olan Doktor Jivago, Rus epik romanı geleneğine 20. yüzyılda eklenmiş en önemli halkalardan biri.
İnanıyorum ki Doktor Jivago insanoğlunun edebi ve ahlaki tarihindeki büyük olaylardan biri olarak kalacaktır."
-Edmund Wilson-
"20. yüzyılın ortasında, 19. yüzyılın büyük Rus romanı, Kral Hamlet’in hayaleti gibi geri dönüp bizi ziyaret ediyor. Boris Pasternak’ın Doktor Jivago’sunun bizde uyandırdığı duygu işte bu."
-Italo Calvino-
"Ülkemizde romancı olarak tanınan ama Rus edebiyatının büyük şairi olan Boris Pasternak’ın tek romanı: Doktor Jivago. 1956’da Sovyetler Birliği tarafından yayımlanması uygun görülmeyen, 1957’de gizlice kaçırıldığı İtalya’da ilk kez yayımlanan ve Pasternak’a 1958 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran kitap, Türkçeye elli yılı aşkın bir süre sonra, ilk kez eksiksiz bir biçimde ve doğrudan Rusçadan çevrildi. Jivago’nun yazdığı şiirlerden oluşan ek bölümle birlikte…
Önüne kattığı herkesi sürükleyen büyük bir ihtilalin ve ölümsüz bir aşkın romanı olan Doktor Jivago, Rus epik romanı geleneğine 20. yüzyılda eklenmiş en önemli halkalardan biri.
İnanıyorum ki Doktor Jivago insanoğlunun edebi ve ahlaki tarihindeki büyük olaylardan biri olarak kalacaktır."
-Edmund Wilson-
"20. yüzyılın ortasında, 19. yüzyılın büyük Rus romanı, Kral Hamlet’in hayaleti gibi geri dönüp bizi ziyaret ediyor. Boris Pasternak’ın Doktor Jivago’sunun bizde uyandırdığı duygu işte bu."
-Italo Calvino-
#BizimleOku
Ölü Canlar, (Rusça: Мёртвые души, Myortvyje dushi) Ukrayna asıllı Rus romancısı ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol´un ilk cildini 1842’de tamamladığı ve bitirilememiş romanıdır. Romanın konusunu kendisine Puşkin önermiştir. Üç cilt olarak tasarlanan roman; aslında Dante’nin İlahi Komedya’sı örnek alınarak yazılmıştır.
İlk cilde, romanın baş kahramanı Çiçikov’un kendi çıkarları uğruna yaptığı kötülükler damgasını vurmuştur. Gogol, cehennemi anlattığı bu bölümden sonra cenneti anlatacağı, Çiçikov’un ahlak ve vicdan sahibi olduğunu göstereceği ikinci cildin el yazmalarını, geçirdiği bir buhran sonucu yakmıştır. Daha sonra birkaç kez daha yazmaya çalıştığı bu bölümler, sonradan yayımlanmıştır.
Çiçikov, Rusya’da şehir şehir dolaşıp, feodal kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köle köylüleri satın almaktadır. Ancak istediği köylüler; çalışmasını iyi bilen ya da sağlıklı olanlar değil, tam aksine ölü olanlardır. Dönemin eleştiri oklarını üzerine çeken feodal yapısının temeli olan fikirlerle karşı koyan roman, bu bakımdan belli kesimlerin sözcüsü olmuştur.
Ölü Canlar’ın Türkçeye çevrilmiş tüm kitapları, Alexander Eliasberg’in 1946’da Kiepenheuer tarafından yayımlanan 10. baskısı (1952) esas alınarak indirgenmiş; bazı istisnalar dışındaki özel isimler Türkçeleştirilmiştir.
Ölü Canlar, (Rusça: Мёртвые души, Myortvyje dushi) Ukrayna asıllı Rus romancısı ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol´un ilk cildini 1842’de tamamladığı ve bitirilememiş romanıdır. Romanın konusunu kendisine Puşkin önermiştir. Üç cilt olarak tasarlanan roman; aslında Dante’nin İlahi Komedya’sı örnek alınarak yazılmıştır.
İlk cilde, romanın baş kahramanı Çiçikov’un kendi çıkarları uğruna yaptığı kötülükler damgasını vurmuştur. Gogol, cehennemi anlattığı bu bölümden sonra cenneti anlatacağı, Çiçikov’un ahlak ve vicdan sahibi olduğunu göstereceği ikinci cildin el yazmalarını, geçirdiği bir buhran sonucu yakmıştır. Daha sonra birkaç kez daha yazmaya çalıştığı bu bölümler, sonradan yayımlanmıştır.
Çiçikov, Rusya’da şehir şehir dolaşıp, feodal kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köle köylüleri satın almaktadır. Ancak istediği köylüler; çalışmasını iyi bilen ya da sağlıklı olanlar değil, tam aksine ölü olanlardır. Dönemin eleştiri oklarını üzerine çeken feodal yapısının temeli olan fikirlerle karşı koyan roman, bu bakımdan belli kesimlerin sözcüsü olmuştur.
Ölü Canlar’ın Türkçeye çevrilmiş tüm kitapları, Alexander Eliasberg’in 1946’da Kiepenheuer tarafından yayımlanan 10. baskısı (1952) esas alınarak indirgenmiş; bazı istisnalar dışındaki özel isimler Türkçeleştirilmiştir.
#BizimleOku
Platon Besedin'in 2012 yılında yayınlanmasıyla Rusya ve Ukrayna'da büyük bir ilgi toplayan Günah Kitabı, Nonkonformizm, İvan Bunin Ödülü, "Natsionalnıy Bestseller" gibi bir dizi tanınmış ödülün final ve yarı final aşamasına kadar yükselir. Knijnoe Obozreniye adlı gazetede kitap için şöyle yazılır: "Genç yazar Platon Besedin'in ilk romanı önce kasıtlı bir meydan okuma, provokasyon dolu bir başlangıç gibi görünüyor, ancak metin oldukça iyi kurgulanmıştır ve hatta ustaca yazılmıştır diyebiliriz. Günah Kitabı ismi aslında iki anlamlıdır. Burada "Günah" kelimesi sadece aklımıza ilk gelen anlamında değil, aynı zamanda milliyetçi bir grubun ve totaliter tarikatın üyesi olan, postdostoyevski karakter olarak tanımlanan ana karakterin takma adıdır. Bu kitap, üslup olarak bir günah çıkarmadır, post apokaliptik dönemdeki bir yeraltı insanın yani postyeraltı insanın monologudur." Kontrabanda Dergisi'nde ise şöyle yazılır: "Günah Kitabı, sevgi, ölüm ve Tanrı üzerine yazılmış Çağdaş Rus Edebiyatı'nda nadiren karşılaşılan gerçekçiliğin ötesinde bir romandır, Dostoyevski ve Chuck Palahniuk'un vahşi bir karışımıdır."
"Genç Rus yazarının akıcı bir anlatımla yazılmış; çarpıcı, beklenmedik, alışılmadık benzetmelerle, olayların ve ilişkilerin gerektirdiği bir argonun zaman zaman öne çıktığı bir dille örülmüş bu ilk romanı, bu sorular üzerinde düşündürmeyi başardığı için, herhangi bir yeraltı edebiyatı ürünü olmanın ötesine geçiyor."
-Ataol Behramoğlu-
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
Platon Besedin'in 2012 yılında yayınlanmasıyla Rusya ve Ukrayna'da büyük bir ilgi toplayan Günah Kitabı, Nonkonformizm, İvan Bunin Ödülü, "Natsionalnıy Bestseller" gibi bir dizi tanınmış ödülün final ve yarı final aşamasına kadar yükselir. Knijnoe Obozreniye adlı gazetede kitap için şöyle yazılır: "Genç yazar Platon Besedin'in ilk romanı önce kasıtlı bir meydan okuma, provokasyon dolu bir başlangıç gibi görünüyor, ancak metin oldukça iyi kurgulanmıştır ve hatta ustaca yazılmıştır diyebiliriz. Günah Kitabı ismi aslında iki anlamlıdır. Burada "Günah" kelimesi sadece aklımıza ilk gelen anlamında değil, aynı zamanda milliyetçi bir grubun ve totaliter tarikatın üyesi olan, postdostoyevski karakter olarak tanımlanan ana karakterin takma adıdır. Bu kitap, üslup olarak bir günah çıkarmadır, post apokaliptik dönemdeki bir yeraltı insanın yani postyeraltı insanın monologudur." Kontrabanda Dergisi'nde ise şöyle yazılır: "Günah Kitabı, sevgi, ölüm ve Tanrı üzerine yazılmış Çağdaş Rus Edebiyatı'nda nadiren karşılaşılan gerçekçiliğin ötesinde bir romandır, Dostoyevski ve Chuck Palahniuk'un vahşi bir karışımıdır."
"Genç Rus yazarının akıcı bir anlatımla yazılmış; çarpıcı, beklenmedik, alışılmadık benzetmelerle, olayların ve ilişkilerin gerektirdiği bir argonun zaman zaman öne çıktığı bir dille örülmüş bu ilk romanı, bu sorular üzerinde düşündürmeyi başardığı için, herhangi bir yeraltı edebiyatı ürünü olmanın ötesine geçiyor."
-Ataol Behramoğlu-
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
#BizimleOku
1930’lu yıllarda Moskova’da sıcak bir bahar günü… Günbatımına yakın saatlerde Şeytan, iyi giyimli ve yabancı görünümlü bir beyefendi kılığında şehre iner ve kendini kara büyü uzmanı Profesör Woland olarak tanıtır. Onun garip maiyetiyle birlikte gelişini, Sovyet başkentini kasıp kavuran bir dizi esrarengiz ve tekinsiz olay izler. Bulgakov 20. yüzyıl Rus edebiyatında çığır açan romanında, biri 1930’ların Moskova’sında, diğeri eski Kudüs’te geçen iki ayrı hikâye arasında baş döndürücü zikzaklar çizerek sürdürür anlatısını. Stalin rejiminin en karanlık günlerinde yazılan Usta ve Margarita, Sovyet yaşam tarzına yönelik keskin bir hiciv, dinsel bir alegori, komik bir fantezi olduğu kadar, dokunaklı bir aşk öyküsüdür de aynı zamanda. Bulgakov’un yaşamının son günlerine dek üzerinde çalıştığı roman, uzun süre yasaklanmış, yazarın ölümünden yıllar sonra, üstelik sansürlenmiş haliyle 1966’da yayımlanabilmiştir ancak.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
1930’lu yıllarda Moskova’da sıcak bir bahar günü… Günbatımına yakın saatlerde Şeytan, iyi giyimli ve yabancı görünümlü bir beyefendi kılığında şehre iner ve kendini kara büyü uzmanı Profesör Woland olarak tanıtır. Onun garip maiyetiyle birlikte gelişini, Sovyet başkentini kasıp kavuran bir dizi esrarengiz ve tekinsiz olay izler. Bulgakov 20. yüzyıl Rus edebiyatında çığır açan romanında, biri 1930’ların Moskova’sında, diğeri eski Kudüs’te geçen iki ayrı hikâye arasında baş döndürücü zikzaklar çizerek sürdürür anlatısını. Stalin rejiminin en karanlık günlerinde yazılan Usta ve Margarita, Sovyet yaşam tarzına yönelik keskin bir hiciv, dinsel bir alegori, komik bir fantezi olduğu kadar, dokunaklı bir aşk öyküsüdür de aynı zamanda. Bulgakov’un yaşamının son günlerine dek üzerinde çalıştığı roman, uzun süre yasaklanmış, yazarın ölümünden yıllar sonra, üstelik sansürlenmiş haliyle 1966’da yayımlanabilmiştir ancak.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
#BizimleOku
Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey
#BizimleOku
HECE Yayınevi, Rus klasik edebiyatına adanmış yeni bir kitap koleksiyonu yayınladı.
Издательство HECE выпустило новый сборник книг, посвящённый русской классической литературе.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
HECE Yayınevi, Rus klasik edebiyatına adanmış yeni bir kitap koleksiyonu yayınladı.
Издательство HECE выпустило новый сборник книг, посвящённый русской классической литературе.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
#BizimleOku
Soljenitsin, Stalin Rusyası'nda esaret altında yaşayan milyonlarca Rus'un ortak kaderini hem paylaşmış hem de bu kitap aracılığıyla dünyaya duyurmuştur.
Bir parça ekmeğin, bir kâse suyun, bir çanak lapanın, tek bir parça çaputun bile hayatta kalmak ve yaşamaya devam etmek anlamına geldiği sürgün koğuşlarının tüm gerçekliğini büyük bir edebi başarıyla aktaran ve okuyucuya hissettiren Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Soljenitsin; Rusya'nın ücra bir köşesindeki bu buzlar ve karlar altındaki soğuk çalışma kampını ve esirlerin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.
Doktor Jivago'ya kadar hiçbir ilk roman modern Rus edebiyatında, nadide bir eser olan İvan Denisoviç'in Bir Günü kadar heyecan uyandırmamış ve fırtınalar koparmamıştı.
-David Stewart Hull-
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
Soljenitsin, Stalin Rusyası'nda esaret altında yaşayan milyonlarca Rus'un ortak kaderini hem paylaşmış hem de bu kitap aracılığıyla dünyaya duyurmuştur.
Bir parça ekmeğin, bir kâse suyun, bir çanak lapanın, tek bir parça çaputun bile hayatta kalmak ve yaşamaya devam etmek anlamına geldiği sürgün koğuşlarının tüm gerçekliğini büyük bir edebi başarıyla aktaran ve okuyucuya hissettiren Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Soljenitsin; Rusya'nın ücra bir köşesindeki bu buzlar ve karlar altındaki soğuk çalışma kampını ve esirlerin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.
Doktor Jivago'ya kadar hiçbir ilk roman modern Rus edebiyatında, nadide bir eser olan İvan Denisoviç'in Bir Günü kadar heyecan uyandırmamış ve fırtınalar koparmamıştı.
-David Stewart Hull-
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
#BizimleOku
Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852): Ukrayna'da, orta halli toprak sahibi bir ailede dünyaya geldi. Çocukluğunu etkileyen köy yaşamı ve Kazak gelenekleri eserlerine yansıdı, Ukrayna halk kültürünün ögeleriyle işlenmiş öyküler yazdı. Mizah anlayışı, gerçekçi tutumu ve canlı anlatımıyla Rus edebiyatında önemli bir yeniliğin öncüsü oldu. Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları, Arabeskler ve Mirgorod Öyküleri'nde mizahın yanı sıra, yaşam karşısında karamsarlık ve dünyanın kötülüğü üzerine düşüncelerini ortaya koydu. Ölü Canlar adlı romanı feodal toprak mülkiyeti ve serfliği ele alan bir başyapıttır. Gogol, büyük bir komedi olan Müfettiş adlı oyununda yozlaşmış bürokratları acımasızca alaya almıştır.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852): Ukrayna'da, orta halli toprak sahibi bir ailede dünyaya geldi. Çocukluğunu etkileyen köy yaşamı ve Kazak gelenekleri eserlerine yansıdı, Ukrayna halk kültürünün ögeleriyle işlenmiş öyküler yazdı. Mizah anlayışı, gerçekçi tutumu ve canlı anlatımıyla Rus edebiyatında önemli bir yeniliğin öncüsü oldu. Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları, Arabeskler ve Mirgorod Öyküleri'nde mizahın yanı sıra, yaşam karşısında karamsarlık ve dünyanın kötülüğü üzerine düşüncelerini ortaya koydu. Ölü Canlar adlı romanı feodal toprak mülkiyeti ve serfliği ele alan bir başyapıttır. Gogol, büyük bir komedi olan Müfettiş adlı oyununda yozlaşmış bürokratları acımasızca alaya almıştır.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
#BizimleOku
Bulgakov Köpek Kalbi'nde sokak köpeği Şarik'in öyküsünü anlatır. Dünya çapında bir bilim insanı olan Profesör Filipoviç, evine götürüp beslediği Şarik'i ameliyat ederek, er bezlerini ve hipofiz bezini adi bir suçlununkilerle değiştirir. Köpek arsız, yüzsüz, şehvet düşkünü ve kaba saba bir insana dönüşür. Şarik insan haliyle profesörün hayatını cehenneme çevirse de, Sovyet bürokrasisinde kendine bir konum edinebilecektir.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat
Bulgakov Köpek Kalbi'nde sokak köpeği Şarik'in öyküsünü anlatır. Dünya çapında bir bilim insanı olan Profesör Filipoviç, evine götürüp beslediği Şarik'i ameliyat ederek, er bezlerini ve hipofiz bezini adi bir suçlununkilerle değiştirir. Köpek arsız, yüzsüz, şehvet düşkünü ve kaba saba bir insana dönüşür. Şarik insan haliyle profesörün hayatını cehenneme çevirse de, Sovyet bürokrasisinde kendine bir konum edinebilecektir.
#RuseviAnkara #РусскийдомАнкара #знакомствосроссией #Rusyayıtanıyalım #rusyazarları #rsinturkey #rusedebiyat