Recep Tayyip Erdoğan
120K subscribers
2.3K photos
493 videos
18 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
Bu akşam Milletin Evi’nde genç kardeşlerimi misafir etmekten, gençlerimizle iftar sofrasında bir araya gelmekten büyük memnuniyet duydum.

Soframızı bizimle paylaşan; coşkusu, enerjisi, ümidiyle bize güç ve ilham veren kıymetli öğrencilerimize yürekten teşekkür ediyorum.

Bilgisini erdemiyle taçlandıran gençlerimizin iyi yetişmesi, nitelikli bir eğitim alması; ailesine, milletine ve dünyaya faydalı işler yapması bizim en büyük muradımızdır.

İstiklal ve istikbalimizin teminatı, yarınlarımızın mimarı tüm gençlerimize, bütün evlatlarımıza selamlarımı, sevgilerimi, en derin muhabbetlerimi gönderiyorum.

Kalbi bu ülke için atan, ümidini bu millete bağlayan; tarihine, kimliğine, kültürüne, inanç ve değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkan her bir evladımızın gözlerinden öpüyorum.

Rabb’im böylesi gençlerin yokluğunu bu millete hiçbir zaman yaşatmasın.
Birileri demokrasi derken hırsızların, çetelerin, marjinal yapıların, sandığın arkasına saklanarak kamu kaynaklarını sömürmeyi kastediyorsa…

Özgürlük derken sokakları, tarihî camilerimizi, ecdadın mezar taşlarını yakıp yıkmayı, ibadethanelerimizde alkol almayı kastediyorsa…

Kusura bakmasınlar, bizim böyle bir demokrasi anlayışımız yoktur.

“Ben dilediğime şiddet uygularım, bu ülkenin polisine taşla, asitle, molotofkokteyliyle, baltayla saldırırım, kimse de bana karışamaz” diyorlarsa…

Biz bunu hak ve özgürlükler dairesinde ele alamayız.

Bugüne kadar kimsenin bize demokrasi dersi vermesine, insan hakları ve özgürlük gibi kavramlar üzerinden milletin iradesine pusu kurmasına müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz.

Herkesi sınırlarını bilmeye, ölçüyü korumaya, hak arama ile hakaret ve Vandallık arasındaki çizgiyi geçmemeye davet ediyorum.

Aksini yapmakta ve söylemekte ısrar edenler sadece kendilerine değil, bu ülkeye ve millete de en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır.

Milletimiz siyasi destek için huzuruna gelenlere omuz verip yüceltmeyi bildiği gibi yolunu kaybedenleri tepe üstü yere sermeyi de gayet iyi bilir.

Gençlerimizin terör örgütleri ve marjinal yapıların yanı sıra siyaseti rant aracına çeviren hırsızlar, yolsuzlar, ilkesizler tarafından kullanılmasına da izin vermeyeceğimizi tekrar hatırlatıyorum.
Kendi pisliklerini kapatmak için gençlerin arkasına saklanan korkakların ucuz siyasetine kanmayacağız.

Hakkını yedikleri yüz binlerce gencin yüzüne bakamayacak sahtekârların alçak senaryolarının parçası, figüranı, piyonu asla olmayacağız.

Nefreti, husumeti ve öfkeyi değil, ezelî ve ebedî kardeşliğimizi büyütmemiz gereken günlerden geçiyoruz.

Sabırla, sağduyuyla, aklıselimle, soğukkanlılıkla hareket etmemiz gereken gerçekten çok hassas günlerden geçiyoruz.

Provokasyonlara gelmeyeceğiz, kışkırtmalara prim vermeyeceğiz, öfkemize kesinlikle yenilmeyeceğiz, sonu felakete varabilecek karanlık yollara asla girmeyeceğiz.

Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık, bu ülkeyi kolay kurmadık, bugünlere kolay getirmedik.

Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz.

Gençlerimizden uyanık olmalarını özellikle rica ediyorum.

Genç arkadaşlarımı kendi bataklıklarına, kendi karanlık dünyalarına, kendi çirkefliklerine çekmek isteyen ağzı ve ahlakı bozuk müptezellere karşı çok dikkatli olunmasını istirham ediyorum.

Gençlerimizden; gözü kendi çıkarlarından, şaibeyle geldikleri koltuklarından başka hiçbir şeyi görmeyen kifayetsizleri, kendi siyasi kariyerlerinden başka hiçbir şeyi umursamayan muhterisleri ademe mahkûm etmesini bekliyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
2002’de yükseköğretime ayrılan bütçe yalnızca 2,5 milyar liraydı, bugün tahsis ettiğimiz bütçe 488 milyar lirayı buldu.

Bilim ve teknoloji merkezleri, kütüphaneler, spor tesisleri ve diğer tüm imkânlarımızla gençlerimize yönelik hizmetlerimizi inşallah daha da artıracağız.
Bizim idealimizdeki gençlik; sahteyle hakikiyi ayırt eden, ufku ve vicdanıyla zamana yön veren, her şart altında kendisi olmayı başarabilen öz güven sahibi bir gençliktir.

Bu gençlik; sokakları ateşe veren, ağzı ve ahlakı bozuk değil, duruşuyla edep timsali olan bir gençliktir.

Bu gençliğin neşvünema bulması, serpilmesi, güçlenmesi için son 23 yıldır büyük bir gayretle çalışıyoruz.

Anaokulundan üniversiteye bu ülkenin evlatlarının bilgiyle donanması, ruh köklerinden kopmaması, kim olduğunu unutmaması, taşıdığı potansiyelin farkına varması için çaba harcıyoruz.

Bilhassa yükseköğrenim kurumlarımızı ve üniversite öğrencilerimizi daha geniş imkânlarla buluşturmak için yurt, burs ve kredi hizmetlerimizi her geçen gün geliştiriyoruz.

Akademik kadrosundan barınmaya, teknolojik altyapısından müfredat içeriğine kadar her alanda üniversitelerimizi ve öğrencilerimizi çağın imkânlarıyla buluşturma noktasında elimizden gelen ne varsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Bu ülke yakın tarihinde çok büyük acılar yaşadı, kirli senaryolarla nice evladımız bizden kopartıldı.

Kardeşi kardeşe kırdırmak için çok sinsi, çok kalleş oyunlar oynadılar; sokağı adres gösterdiler, kavgayı körüklediler.

Gençlerimizin ve milletimizin geleceğini kararttılar.

Aynı apartmanda yaşayan, aynı üniversitede okuyan, aynı sırayı paylaşan, aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler.

Sırf çıkarlarını korumak, menfaatlerini sürdürmek; paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler.

Şunun bilinmesini isterim…

Siyasi görüşümüz, mezhebimiz, meşrebimiz, kökenimiz ne olursa olsun hepimiz kardeşiz, komşuyuz, birbirimizin kader ortağıyız.

Adımız farklı olsa da soyadımız tektir, o da Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Bizim bu vatandan başka gidecek bir yerimiz yok.

Bizim birbirimizden başka sığınacak kapımız yok.

Bizim bir olmaktan, beraber olmaktan, diri olmaktan, hep beraber Türkiye olmaktan başka bir seçeneğimiz yok.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye’nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi bizi gerçekten rahatsız ediyor.
İstanbul’un, büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikâp konusunda yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor.

Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak.

Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp bütün şehri âdeta bir ahtapot gibi saran, rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutu son operasyonla beraber gün yüzüne çıkmış oldu.

Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin üç beş milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine…

Tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var.

Öyle ki İstanbul’un CHP’li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız.

Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden CHP’nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar.

Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere dalavere, sahtekârlık varken hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi, iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti.

Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar.

Bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükûmetimize ve partimize keserek gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar.
Şu gerçeği herkesin bilmesini, anlamasını istiyorum:

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenler CHP’lilerin bizzat kendileridir.

Karşımızdaki tablo tam olarak şudur:

Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüz binlerce gencin hakkını yiyenler CHP’li…

Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar CHP’li…

Soruşturma başlayınca hem emniyette hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler CHP’li…

Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP’li…

Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP’li…

Kurultayda “şaibe var” diyerek mahkemeye şikâyette bulunanlar CHP’li…

Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran ekran dolaşıp anlatanlar CHP’li…

Ama suçlu AK Parti…

Ya Allah aşkına, biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz?

Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz?

Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz?
Hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi, bile bile millete yalan söylüyor.

“Yalan söylediklerini biliyoruz. Yalan söylediklerini biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.”

Gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro oynuyorlar.

Yapılan hırsızlıkları bile bile insanları kandırmaya çalışıyorlar.

Birileri herkesi sersem yerine koyarak ortadaki devasa bir yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile…

Ne bu millet ne bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonuna adalete hesap vereceklerdir.

Bunun adı kör düşmanlık veya rövanşizm değil, millî iradenin refleksi, devlet olmanın gereği, ebet-müddet ilkesinin şartıdır.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
CHP’liler hadi bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim.

Tam da âdeta yaşanan son hadiseleri anlatan CHP’nin merhum genel başkanlarından Deniz Baykal’ın 2005 yılındaki olağanüstü kongre konuşmasındaki tespitlerine herhâlde bir itirazları olmaz.
Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur.

Bir de çıkmışlar, yaşanan bu alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kuruyorlar…

Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu sormak mecburiyetindeyim:

Daha düne kadar millete küfredenleri protokolde başköşeye oturtan siz değil miydiniz?

Filistin’e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran Vandalları savunan siz değil miydiniz?

Gezi olaylarında çapulculara “çiçek çocuklar” diyerek sahip çıkan siz değil miydiniz?

Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan siz değil miydiniz?

Yargı mensuplarımızı ailesiyle tehdit eden siz değil miydiniz?

Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer Genel Başkanı’na dil uzatan siz değil miydiniz?

Kusura bakmayın…

Pazartesi akşamı yaşanan namussuzluğu zehirli dilinizle siz hazırladınız!

Millete hakaret edenlere sırf AK Parti karşıtı diye siz prim verdiniz!

Siyasete nefret söylemlerini siz soktunuz, bu milletin fertlerini yıllarca birbirine siz düşürdünüz!

“Siyaset yapıyoruz” bahanesiyle bu kötülüğü yıllarca siz sıradanlaştırdınız, siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız!
Siyonist destekçisi şirketler için “boykot” kelimesini aylarca telaffuz dahi etmediler.

Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli-millî markalarını boykottan bahsediyorlar.

Allah aşkına, “Türk ekonomisine zarar vereceğim” diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu?

Sayın Özel, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır.

Sayın Özel’in ne tuttuğu yol yoldur ne de ağzından çıkan sözü kulağı duymaktadır.

Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin:

Türkiye’yi uluslararası basına şikâyet etmek bir CHP geleneği midir?

Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz?

Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletini; kendi partisine hayır gelir mi?

Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?
Birçok yerli ve millî markamız gibi Togg’un da kimi kendini bilmez köksüzler tarafından sözde boykot listesine konulmasını aziz milletimizin takdirine havale ediyoruz.

Milletimiz bu ülkede üreten hiçbir yerli-millî markayı üç beş muhterisin faşizan siyasetine yem etmeyecektir.

Ancak ekonomiden demokrasiye milletin tüm kazanımlarına saldıranlar eninde sonunda kaybedeceklerdir.

Onlar boş beleş gündemlerle oyalanırken biz işimize bakmaya, Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.
2030 Sanayi ve Teknoloji Strateji Belgemizde 37 öncelikli proje belirledik.

Alanında güçlü bir ekosistem oluşturmak amacıyla Uzay Teknopark tesis edeceğiz. Millî muharip uçağımız Kaan seri üretime geçecek. Çelik Kubbe ile hava savunma sistemlerimizi tek bir ağa entegre edeceğiz.

Stratejik yatırımlar için teknolojik, sosyal, çevresel altyapısı tümüyle hazır, lojistik bağlantıları güçlü mega endüstriyel parklar inşa edeceğiz.

Biyoteknoloji Üretim Programımızla biyoteknoloji araştırma altyapılarını güçlendirecek, kamu alımlarını bir kaldıraç gibi kullanarak yerli biyoteknolojik ilaç üretimini destekleyeceğiz.

Kuantum teknolojilerinde ülkemizin insan kaynağını ve araştırma altyapısını güçlendirecek Ulusal Kuantum Enstitüsünü kuracağız.

Nükleer enerji alanında büyük sıçrama sağlayacak bir Nükleer Teknopark kuracak ve yerli modüler nükleer reaktör geliştireceğiz.

Bugüne kadar 9 başarılı araştırma seferi gerçekleştirdiğimiz Antarktika’ya bir kutup araştırma üssü inşa edeceğiz.

Teknolojik bağımsızlık açısından son derece kritik olan çip üretiminin tüm aşamalarını Türkiye’de gerçekleştireceğiz.

Yapay Zekâ Süper Bilgisayar Yatırım Programımız ile bu alandaki altyapımızı daha üst seviyelere taşıyacağız.

Ülkemizin otomotiv üretim altyapısını özel olarak tasarlanmış kamu destek ve finansman programlarıyla güçlendiriyoruz.

Tersine Beyin Göçü Programımızla yurt dışında yaşayan nitelikli bilim insanlarının araştırmalarını ülkemizde sürdürmesini teşvik ediyoruz.
CHP;

Atatürk maskesiyle hırsızlık,

Çağdaşlık maskesiyle ahlaksızlık,

Siyaset maskesiyle millete düşmanlık,

Sivil toplum maskesiyle provokatörlük,

Gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe...

Hiçbir zaman bu ülkenin partisi konumuna gelemez.
Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu, yerin ve göğün esenlikle dolduğu, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’nin milletimiz, âlem-i İslam ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Gecemiz mübarek olsun.