Recep Tayyip Erdoğan
126K subscribers
1.86K photos
337 videos
17 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
Tarihimizin ve medeniyetimizin kalpgâhı aziz İstanbul’umuzda kıymetli öğretmenlerimizle bir araya geldik.

Her bir öğretmenimize emeği, sabrı, fedakârlığı için milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Biz eğitim-öğretim meselesini siyaset üstü tutmaya özen gösteriyoruz, bundan sonra da bu çizgimizi muhafaza edeceğiz.

Eğitimcilerimizin de katkılarıyla şekillenen yeni modelimizi kararlılıkla uygulamayı sürdüreceğiz.
Bilgiyi hikmetle yoğurup kalpleri terbiye eden birer gönül işçisi, milletimizin değerlerini yarınlara taşıyan birer köprü konumundaki öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum.

Yurt içinde ve dışında fedakârca görev yapan tüm öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum.

Görevi başında şehit olan, afetlerde ve kazalarda ebediyete irtihal eden öğretmenlerimiz başta olmak üzere vefat eden tüm öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum.

Aziz hatıralarını her zaman yüreğimizde yaşattığımız şehit Şenay Aybüke Yalçın’ı, Necmettin Yılmaz’ı ve diğer kahraman eğitimcilerimizi rahmetle anıyorum.

Ülkemize, milletimize ve evlatlarımıza karşı vazifelerini hakkıyla yerine getirdikten sonra bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize sağlıklı, hayırlı uzun ömürler niyaz ediyorum.
Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nün tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bir eş, bir baba ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların onurlarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağım.

Kadına yönelik şiddet, insanlığa ihanettir.

Eşrefimahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet, kabul edilemez bir vandallıktır.

Böyle bir yola tevessül eden, bu ihanetin içine giren, kadına el kaldıran, fiziki ya da psikolojik şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir, bunu temin etmek de devletin asli görevidir.

Bu anlayışla göreve geldiğimiz ilk günden beri her biri kendi alanında devrim niteliğinde pek çok adım attık.

Bireysel, sosyal, ailevi, iktisadi ve siyasi düzlemde kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldık.

İnşallah çok daha iyi konumlara geleceğiz.

Kadınlara dönük şiddete hiçbir surette geçit vermeyen şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşana kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz.
Türkiye’nin kadınlarının, tarih boyunca olduğu gibi bugün de dirayetleriyle, çalışkanlıklarıyla, azimleriyle, şefkat ve merhametleriyle tüm dünyaya örnek olacaklarına inanıyorum.

Cumhurbaşkanlığı Külliyemizdeki programımızı teşrif eden tüm hanım kardeşlerime teşekkür ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Kadına şiddetin konuşulduğu her platformda şayet kadınların canına kastedenlerle, genç kızlarımızı zorla dağa kaçıranlarla, onları zorla ölüme ve öldürmeye gönderenlerle ilgili tek bir cümle kurulmuyorsa ortada büyük bir ikiyüzlülük var demektir.
İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerin yarıdan fazlası metne çekince koymuş, 7 ülke iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamıştır.

Türkiye, sözleşmeden çekilmesine rağmen hem iç hukuk mevzuatında hem de 6284 sayılı Kanun’la bu mücadelede eksikliklerini tamamlamış yegâne ülkedir.

Avrupa’da, Türkiye dışında bu hususta müstakil kanun yapan başka bir ülke bulunmuyor.

Muhalefetin iddialarının aksine sözleşmeden çekilme ile hükûmetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur.

Bu adım, her türlü şiddetle mücadeledeki kararlılığımızı asla eksiltmemiş, geriye götürmemiş, asla törpülememiştir.

Türkiye, 2011’den önce olduğu gibi 2020’den sonra da ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yapmıştır.

Bize bu iftiraları atanlar maalesef hükûmetlerimizin bu süreçte hayata geçirdiği, her biri bir dönüm noktası olan gerçekleri de gizlemektedir.

2005’teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar ceza kanununda kadına yönelik şiddet suç olarak bile tanımlı değildi.

Kadına karşı şiddet, AK Parti iktidarında tanımlanarak nitelikli suç haline getirildi.

Bu suçun katalog suç haline getirilmesi, boşanılmış eşe karşı işlenen suçun tıpkı nikâhlı eşe işlenmiş gibi ceza alması, iyi hal indirimi uygulamasının kaldırılması gibi adımlar da 2020’den sonra atılmıştır.

Avrupa Parlamentosunun 51 maddelik direktifinde belirtilen bütün hususlar, gerek 6284 sayılı Kanun’la gerek iç hukuk düzenlemeleriyle ülkemizde katbekat fazlasıyla yerine getirilmiştir.

Dolayısıyla sözleşme değil, kanunlar yaşatır…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
CHP’li yöneticilerin son günlerde “safsata” dediği, güya yalan olduğunu iddia ettiği zulümlere bu ülkede biz son verdik.

Kılık kıyafeti sebebiyle okulundan, memuriyetinden, kamu görevinden atılan on binlerce 28 Şubat mağduruna haklarını tekrar iade ettik.
Toplumsal huzurumuzun altını oyan alkol ve kumar bağımlılığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakalarında önemli bir faktördür.

Araştırmalar, şiddet ve bağımlılık arasında doğrudan bir irtibat olduğunu, birinin diğerini tetikleyip beslediğini çok net biçimde ortaya koyuyor.

Hal böyleyken muhalefet bu tehlikeyi görmezden gelmekte, alkol ve kumar bağımlılığının yol açtığı felaketlere karşı gözlerini kapamaktadır.

31 Mart sonrası el değiştiren kimi belediyelerin ilk icraatlarından birinin alkol tüketimini özendirici adımlar olmasını asla iyi niyetli bulmuyoruz.

Bunlar yıllarca bu ülkeye dayatılan, bizim “vitrin modernleşmesi” dediğimiz jakoben modernleşme algısının tezahürlerinden ibarettir.

Valsle, dansla, kadeh tokuşturmakla modern olacağını zannedenler artık Batı’nın bile terk ettiği arkaik bir ideolojinin âdeta son temsilcileridir.

Başkalarının özgürlük alanına girmediği müddetçe isteyen istediğini giymekte, söylemekte, tüketmekte, istediği gibi davranmakta serbesttir.

Ama 1940’ların faşizan uygulamalarının çağdaşlık kılıfıyla tekrar millete dayatılmasına da eyvallah diyemeyiz.

Hukuk ve demokrasi zemininde eleştirilerimizi dile getirir, tepkimizi ortaya koymaktan asla çekinmeyiz.
Şunu çok net belirtmek durumundayım:

Türkiye; Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmaktadır.

Soykırım duruncaya, Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle ve imkânlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız.

Türkiye’nin, Filistin halkının haklı mücadelesine verdiği güçlü desteğin en yakın şahidi bizzat Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizdir.

Böyle insani bir meseleden siyasi rant devşirmeye çalışan siyaset bezirgânlarını bugüne kadar muhatap almadık, bundan sonra da almayız.

Şahsımıza, Partimize ve iktidarımıza iş birlikçi iftirası atanlar önce gitsinler, Filistin direnişine terör yaftası vuranlarla kurdukları iş birliğini sorgulasınlar, 14-28 Mayıs seçim sürecinde Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı söylemlere sessiz kalmalarının hesabını versinler.

Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masumun kanı üzerinden oy hesabı güdenleri önce Allah’a, sonra da aziz milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Vatandaşlarımızın elektrik ve dog‌al gaz faturalarına 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının ilk 10 ayında ise 275 milyar lira destek olduk.

Hâlihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede %60, yüksek kademede %40; doğal gaza ise %63 destek uygulanıyor.

Dar gelirli vatandaşlarımıza elektrik tüketim desteği kapsamında hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kilovatsaat kadar destekleme yapıyoruz.

Yılbaşından beri 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar liralık dog‌al gaz tüketim desteği verdik.

Bu sene içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı yapıyoruz.

Bir taraftan enerjide yeni atılımlar gerçekleştirirken diğer taraftan da sosyal devlet vasfımızın gereğini ifa etmeye çalışıyoruz.
Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunacak her öneriye kapımız ardına kadar açıktır.

Ama zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclisin çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz.

Geçtiğimiz günlerde Meclisimizden yansıyan sahneler hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı ortaya çıkmıştır.

Genel Kurul safahatında benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir.

Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek Gazi Meclisimizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum.
Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz.

Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz.

Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha atıyoruz.

Denetim konusunu düzenleyen bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz.

Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz; teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek.

Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa bunun gereğinin yapılmasını temin edecek.

Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmettir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir.
Siyasi hayatımızın bütün safhalarında desteğini, duasını, hatta 15 Temmuz gecesi olduğu gibi canlarını bizden esirgemeyen insanlarımızın sırf inancı, sırf dış görünüşü dolayısıyla aşağılanmasına, üç beş kendini bilmezin reyting savaşına meze yapılmasına müsaade edemeyiz.

Son yıllarda filmlerin, dizilerin, televizyon programlarının aile ile birlikte dinî değerlerimizi, dindarları hedef aldığını da müşahede ediyoruz.

Sarıklı, sakallı, başörtülü, çarşaflı, cübbeli vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırılmakta, itibar suikastları düzenlenmektedir.

Tıpkı 28 Şubat dönemindeki gibi belli toplum kesimlerimiz âdeta öcü gibi gösterilmekte, tahkir ve tahrik edilmektedir.

Buna sessiz, tepkisiz kalmamız mümkün değildir.

Açık ve net söylüyorum:

Toplumun çimentosu olan mukaddesatımıza yönelik bu tür girişimler millî güvenlik sorunudur ve RTÜK başta olmak üzere ilgili kurumlarımız, bu konularda hızlı tedbirleri devreye almalıdır.

2024 Türkiye’sinde 28 Şubat’ı hortlatmaya çalışanlara göz yummayız, böyle bir atmosferin oluşmasına da asla fırsat vermeyiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bir dönem “Ali’siz Alevilik” fitnesi üzerinden yürütülen kampanyaların gayesi ne ise son dönemde gündeme getirilen “İslam’sız Türklük” furyasının gerisinde de aynı emperyalist emeller vardır.
Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri temasıyla düzenlenen 7’nci Din Şûrasının ülkemiz, milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Şûranın katılımcılarına hasbi gayretlerinden ötürü şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğümüz din hizmetlerinin geliştirilmesinin, ortak sorunlara ortak çözümler üretilmesinin; özellikle dijital mecralardan inancımıza, değerlerimize ve nesillerimize yönelen tehditlerin bertaraf edilmesinin şûra faaliyetlerinin öncelikli hedefleri arasında yer aldığını biliyoruz.

3 gün boyunca 5 ayrı çalışma komisyonu bünyesinde oturumların düzenleneceği, tebliğlerin sunulacağı, tartışmaların yapılacağı ve müşterek kararların alınacağı şûranın aramızdaki birliği, beraberliği, muhabbet ve kardeşlik ruhunu tazelemesini, güçlendirmesini diliyorum.