Recep Tayyip Erdoğan
122K subscribers
2.13K photos
438 videos
17 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
CHP’li yöneticilerin son günlerde “safsata” dediği, güya yalan olduğunu iddia ettiği zulümlere bu ülkede biz son verdik.

Kılık kıyafeti sebebiyle okulundan, memuriyetinden, kamu görevinden atılan on binlerce 28 Şubat mağduruna haklarını tekrar iade ettik.
Toplumsal huzurumuzun altını oyan alkol ve kumar bağımlılığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakalarında önemli bir faktördür.

Araştırmalar, şiddet ve bağımlılık arasında doğrudan bir irtibat olduğunu, birinin diğerini tetikleyip beslediğini çok net biçimde ortaya koyuyor.

Hal böyleyken muhalefet bu tehlikeyi görmezden gelmekte, alkol ve kumar bağımlılığının yol açtığı felaketlere karşı gözlerini kapamaktadır.

31 Mart sonrası el değiştiren kimi belediyelerin ilk icraatlarından birinin alkol tüketimini özendirici adımlar olmasını asla iyi niyetli bulmuyoruz.

Bunlar yıllarca bu ülkeye dayatılan, bizim “vitrin modernleşmesi” dediğimiz jakoben modernleşme algısının tezahürlerinden ibarettir.

Valsle, dansla, kadeh tokuşturmakla modern olacağını zannedenler artık Batı’nın bile terk ettiği arkaik bir ideolojinin âdeta son temsilcileridir.

Başkalarının özgürlük alanına girmediği müddetçe isteyen istediğini giymekte, söylemekte, tüketmekte, istediği gibi davranmakta serbesttir.

Ama 1940’ların faşizan uygulamalarının çağdaşlık kılıfıyla tekrar millete dayatılmasına da eyvallah diyemeyiz.

Hukuk ve demokrasi zemininde eleştirilerimizi dile getirir, tepkimizi ortaya koymaktan asla çekinmeyiz.
Şunu çok net belirtmek durumundayım:

Türkiye; Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmaktadır.

Soykırım duruncaya, Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle ve imkânlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız.

Türkiye’nin, Filistin halkının haklı mücadelesine verdiği güçlü desteğin en yakın şahidi bizzat Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizdir.

Böyle insani bir meseleden siyasi rant devşirmeye çalışan siyaset bezirgânlarını bugüne kadar muhatap almadık, bundan sonra da almayız.

Şahsımıza, Partimize ve iktidarımıza iş birlikçi iftirası atanlar önce gitsinler, Filistin direnişine terör yaftası vuranlarla kurdukları iş birliğini sorgulasınlar, 14-28 Mayıs seçim sürecinde Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı söylemlere sessiz kalmalarının hesabını versinler.

Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masumun kanı üzerinden oy hesabı güdenleri önce Allah’a, sonra da aziz milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Vatandaşlarımızın elektrik ve dog‌al gaz faturalarına 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının ilk 10 ayında ise 275 milyar lira destek olduk.

Hâlihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede %60, yüksek kademede %40; doğal gaza ise %63 destek uygulanıyor.

Dar gelirli vatandaşlarımıza elektrik tüketim desteği kapsamında hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kilovatsaat kadar destekleme yapıyoruz.

Yılbaşından beri 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar liralık dog‌al gaz tüketim desteği verdik.

Bu sene içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı yapıyoruz.

Bir taraftan enerjide yeni atılımlar gerçekleştirirken diğer taraftan da sosyal devlet vasfımızın gereğini ifa etmeye çalışıyoruz.
Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunacak her öneriye kapımız ardına kadar açıktır.

Ama zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclisin çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz.

Geçtiğimiz günlerde Meclisimizden yansıyan sahneler hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı ortaya çıkmıştır.

Genel Kurul safahatında benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir.

Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek Gazi Meclisimizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum.
Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz.

Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz.

Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha atıyoruz.

Denetim konusunu düzenleyen bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz.

Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz; teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek.

Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa bunun gereğinin yapılmasını temin edecek.

Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmettir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir.
Siyasi hayatımızın bütün safhalarında desteğini, duasını, hatta 15 Temmuz gecesi olduğu gibi canlarını bizden esirgemeyen insanlarımızın sırf inancı, sırf dış görünüşü dolayısıyla aşağılanmasına, üç beş kendini bilmezin reyting savaşına meze yapılmasına müsaade edemeyiz.

Son yıllarda filmlerin, dizilerin, televizyon programlarının aile ile birlikte dinî değerlerimizi, dindarları hedef aldığını da müşahede ediyoruz.

Sarıklı, sakallı, başörtülü, çarşaflı, cübbeli vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırılmakta, itibar suikastları düzenlenmektedir.

Tıpkı 28 Şubat dönemindeki gibi belli toplum kesimlerimiz âdeta öcü gibi gösterilmekte, tahkir ve tahrik edilmektedir.

Buna sessiz, tepkisiz kalmamız mümkün değildir.

Açık ve net söylüyorum:

Toplumun çimentosu olan mukaddesatımıza yönelik bu tür girişimler millî güvenlik sorunudur ve RTÜK başta olmak üzere ilgili kurumlarımız, bu konularda hızlı tedbirleri devreye almalıdır.

2024 Türkiye’sinde 28 Şubat’ı hortlatmaya çalışanlara göz yummayız, böyle bir atmosferin oluşmasına da asla fırsat vermeyiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bir dönem “Ali’siz Alevilik” fitnesi üzerinden yürütülen kampanyaların gayesi ne ise son dönemde gündeme getirilen “İslam’sız Türklük” furyasının gerisinde de aynı emperyalist emeller vardır.
Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri temasıyla düzenlenen 7’nci Din Şûrasının ülkemiz, milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Şûranın katılımcılarına hasbi gayretlerinden ötürü şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğümüz din hizmetlerinin geliştirilmesinin, ortak sorunlara ortak çözümler üretilmesinin; özellikle dijital mecralardan inancımıza, değerlerimize ve nesillerimize yönelen tehditlerin bertaraf edilmesinin şûra faaliyetlerinin öncelikli hedefleri arasında yer aldığını biliyoruz.

3 gün boyunca 5 ayrı çalışma komisyonu bünyesinde oturumların düzenleneceği, tebliğlerin sunulacağı, tartışmaların yapılacağı ve müşterek kararların alınacağı şûranın aramızdaki birliği, beraberliği, muhabbet ve kardeşlik ruhunu tazelemesini, güçlendirmesini diliyorum.
Ülkemizde yapılan her işi engelleyen, engelleyemediğinde de itibarsızlaştırmaya çalışan marazi bir muhalefet anlayışı mevcut.

CHP’nin eski genel başkanının mahkeme salonunda freni boşalmış kamyon misali savurduğu zırvalar, hakaretler, bühtanlar bunun en son örneğidir.

Karşımıza çıktığı istisnasız bütün seçimleri kaybeden bu zat; kendi partisi içinde de her türlü hakarete uğrayan, şaibeli bir kurultayla devrilip sürgüne gönderilen bir siyasetçi eskisi.

Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.

Bu zat da partisini tekrar kurultaya götürmek için karanlık ittifaklar kurma ve delege avı peşinde koşarken gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor.

Üstelik bunu da 15 Temmuz ihanetinin faili FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemeler üzerinden yürütmeye kalkıyor.

Daha sonra montaj olduğunu bizzat kendi ağzıyla ikrar ettiği FETÖ’nün kasetlerine aylarca partisinin kürsüsünü açtığını da unutmadık.

Bu zatın, Türkiye’yi yönetmeye talip olduğu masa arkadaşları hakkında dile getirdiği yakışıksız ithamlar, en hafif tabirle siyasi nezaketsizliktir.

Bu, aynı zamanda karakter bozukluğunun da işaretidir.

Daha önce de söyledim, milletimizin verilmiş sadakası varmış.

Milletimiz, “Anadolu irfanı” denilen o engin ferasetiyle başına gelebilecekleri görerek bu zata ve 6’lı masa denilen derme çatma yapıya ülkeyi, devleti, evlatlarının geleceğini emanet etmedi.

Bunun için Allah’a ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır.

Hatasını kabul etmeyen bu zata diyoruz ki sana bu kapıdan ekmek yok…

Git yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver.

Senin muhatabın biz değiliz, yargıdır.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Millete ve milletin inanç değerlerine hakaret eden kim varsa en büyük destekçisi, hamisi, koruyucusu CHP’dir.

CHP zihniyeti, onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır.

Allah’ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaktır.
Millî Eğitim Bakanlığı, belediyelere kendi uhdesinde olan anaokulu hizmetinin işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan bir yazı gönderiyor. Bu ikazın yapılma mecburiyetinin gerisinde ise yine CHP’nin Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirdiği bir düzenleme bulunuyor.

Tıpkı öğrenci bursları meselesi gibi burada da CHP, bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda yine istismar siyasetine sarılıyor.

Yazının belediyelere ulaşmasının ardından CHP Genel Başkanı ve kimi belediye başkanları meydanlara dökülüp abuk sabuk ifadelerle kendi akıllarınca bize meydan okuyor.

Cehalet tek başına katlanılabilir bir eksikliktir ama cehaletle ukalalık bir araya geldiğinde, inanın çekilmez hal alıyor.

Son hadisede CHP’nin ve kimi belediye başkanlarının sergilediği tablo tam olarak budur.

Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir.

Kreş açmanın, anaokulu açmanın; lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır.

Kimse “ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum” diyemez.

Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler.

Aslında bunların ciddiye alınacak hiçbir yanları yok ama biz ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz.
Bizi haksızlıkla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle suçlayanlar ellerine imkân geçtiğinde bunların hepsinin de feriştahını yaptılar.

Hiç şüphesiz bunların hepsinin de hesabını vakti geldiğinde hem millete hem yargıya verecekler.

Nasıl belediye imkânlarını terör örgütünün emrine verenler birer ikişer yargının önüne çıkıyorsa hırsızlar da belgeleri, bilgileri tekemmül ettirildiğinde kendilerini yargının huzurunda bulacaklar.

Hiç kimsenin millete hizmet için tahsis edilen kaynakları kendi hırsı, kendi sinsi emeli, kendi şahsi reklamı için yağmalama, har vurup harman savurma, karanlık mahfillerde dağıtma hakkı yoktur.

Geçtiğimiz günlerde konserler üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buz dağının sadece görünen kısmıdır.

Suyun altında çok daha büyük hırsızlıklar, usulsüzlükler vardır.

“Halkçı belediyecilik” sloganı altında nasıl bir soygun düzeninin işletildiğini önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.

SSK’ya olan birikmiş borçlarını ödemekten “para yok” diyerek kaçanların yandaşları zengin etmeye gelince milyarları nasıl bulduğunun milletimiz gayet farkındadır, bunun hesabını sandıkta muhakkak soracaktır.

Yolsuzluk yapanlar, hukuk önünde de sonuçlarına katlanacaktır.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasiyi, hukuku, adaleti, kalkınmayı, sivil siyaseti ve milletimizin haklarını savunmayı gerekirse canımız pahasına sürdüreceğiz.
40 yıldır milletimizin başına musallat edilen terör belasını uhdemizde bulunan tüm imkânları ve araçları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız.

Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız.

Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz.

Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız.

Hep söylediğimiz gibi; terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, paralı askeri, aparatı rolünden vazgeçmediği sürece nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz.

Hakeza terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup Türkiye partisi olma yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşerî vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek.

Meşru sınırlar içinde kalmak şartıyla ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken hiç kimse yedeğine terör örgütünü alarak siyasetçilik oynayamaz.

Bölgemiz kan deryasına dönmüşken devletimizin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri alması, 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesidir.

Milletimiz müsterih olsun.

Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek terörsüz Türkiye idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz.
Dünyanın pek çok yerinde, millî meselelerde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk.

Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır.

Dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor.

Aynı şekilde bölgemiz kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında âdeta cayır cayır yanıyor.

İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihî bir sorumlulukla karşı karşıyayız.

Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın hem sosyal barışını tahkim etmenin hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz.

Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir.

Ayrıştıran değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarzda siyasetle ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerini takdim ettiğimiz kurumlarımızı, ustalarımızı, icracılarımızı; hattat, nakkaş ve sanatkârlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum.

Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan; onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir.

Başlattığımız çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı Yaşayan İnsan Hazinesi ilan ettik.

Bu kıymetli isimlerin 15’i, şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti.

Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.

2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçımızı Yaşayan İnsan Hazinelerimize dâhil ettik.

Gösterdikleri üstün gayretler, ortaya koydukları eserler için her bir ustamıza, sanatkârımıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, Rabb’imden muvaffakiyetler diliyorum.