TBMM'ye Çağrı! Hilâfeti 'Devletin dini islam'ı ilan et! Siyonizmi Kemalizmi PUTperestliği $ Yasakla!

Halifesiz Müslümanların Velayetini Üstlenmek için TBMM uhdesindeki HİLAFETİ DİRİLTMELİYİZ
Siyonizmin emriyle hilafeti kaldiranlari ezana Camiye Kur’an’a Allah’a savaş acanlari lanetliyoruz.
Hilafet 508 yıl önce 1517’de Mısır’dan Osmanlı’ya geçti. #3Mart1924 18Kasım1922 TBMM uhdesindeki hilafet kurumunun tekrar diriltilerek İsrail’e MUDAHELE hakkının kullanilmasini ve hilafet paralarıyla kurulan İSBANKDAKİ CHP hisselerinin diyanete devir edilmesi hukuki bir mecburiyettir. Filistin cephesinden Kaçan siyonist sabataist ittihatçı vatan hainlerinin ihanetleri sonucunda misaki milli sınırlarını iptal etmek için Lozan ihanetini yapanların vatana ihanet kanunuyla yargılanmaları gerekir. bir zamanlar Müslümanların Halifesini Selanik’e Alatini Efendinin evinde iskana mecbur tutan Siyonizmin emrindeki sebataist pakrudin masonlar Halife Vahdeddin Hanın tabutuna haciz koyan ve onu yurdundan eden komplonun içinde yer alanları, hilafet makamını ortadan kaldıran ve ona düşmanlık edenleri Allah’a havale ediyor Lanetliyoruz.. Hiçbir Müslüman, bu olanları meşru, makul kabul etmez, edemez.

basinaciklamasi.t.iss.one https://www.nethaberler.com/haber-tbmmye-cagri-siyonizmi-kemalizmi-ve-putperestligi-yasakla-67612

1 Kasım 1922’de saltanat ve hilafet birbirinden ayrıldı ve Osmanoğulları saltanatı kaldırıldı darbeci terörist siyonist İttihat Terakkinin ve devamı CHP Saltanatı basladi. Halife’nin yetkileri ise dinî konularla sınırlandırıldı. Vahdeddin İstanbul’dan ayrılmaya zorlandı. Çünkü İngilizler Şerif Hüseyin’i Halife ilan etmek istiyorlardı. Vahdeddin’den sonra Abdülmecid Efendi, 18 Kasım 1922'de “Müslümanların halifesi” unvanı ile TBMM tarafından halife seçildi. Kemalistler, inkılablar için Hilafetin varlığını engel olarak görüyordu. İbrahimİhsan MustafaKamal ise, halifeliğin başkalarının kontrolüne geçmesinin kendileri için daha tehlikeli olacağını düşündüğünden ara bir çözüm arayışına girdi. Hilafet Türkiye’de kalmalı ama fonksiyonunu kaybetmesi gerekirdi. İngilizler, Şerif Hüseyin’in İslam dünyasında kabul görmeyeceğini gördükten sonra, yerine yeni birinin bulunması için zamana ihtiyaç duyuyordu. Ara çözüm şöyle bulundu: “Hilafet mana ve mefhum olarak cumhuriyetin meclisin şahsı manevisinde mevcut olduğundan” hilafet makamı diye ayrı bir birimin varlığına gerek yoktur gibi bir yasal düzenleme ile bu iş bir şekilde halledilmiş oldu. 3 Mart 1924 (1340) -Hicri 26 Recep 1342 tarihli “Hilafetin kaldırılmasına ve Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti ülkesi dışına çıkarılmasına dair 431 sayılı kanun”, TBMM’de kabul edildi. 6 Mart 1924’te ise Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun maddeleri şöyle: Madde 1-Halife görevinden alınmıştır. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavramı içinde esasen mevcut bulunduğundan hilafet makamı kaldırılmıştır. Madde 2-Görevden alınan halife ve Osmanlı saltanatına mensup tüm erkek ve kadınlar, damatlar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde oturmak hakkından ebediyen mahrumdurlar. Bu soya bağlı kadınlardan doğmuş kimseler de Osmanlı addedilirler. Madde 3-İkinci maddede zikredilen kimseler, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç on gün içerisinde Türkiye Cumhuriyeti ülkesini terk etmeye mecburdurlar. Madde 4-İkinci maddede zikredilen kimselerin Türk vatandaşlık sıfatı ve hukuku kaldırılmıştır. Madde 5-Bundan böyle ikinci maddede anılan kimseler, Türkiye Cumhuriyeti’nde taşınmaz mal edinemezler. Türkiye’deki ilişkilerinin kesilmesi için bir yıl süre ile vekil tayin ederek, devlet mahkemelerine başvurabilirler. Bu müddetin sona ermesinden sonra hiçbir mahkemeye başvurma hakları yoktur. .Temel itibarıyla “Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulan DİB” görevi, 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı Kanun’da ‘İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek’ şeklinde ifade edilmiştir.1925 yılında tekke ve zaviyeler kapatıldı ve bu konu Diyanet’in sorumluluk alanından çıkarıldı. 1931 Yılı Bütçe Kanunu ile bütün cami v
e mescidlerin idaresi ve bunların görevlileri Evkâf Umûm Müdürlüğü’ne devredilmiş ve bu sebeple Dini Müesseseler Müdürlüğü ile Levazım Müdürlüğü’nün personeli, 4081 hayrat hademesi, 26 cuma ve kürsü vaizi kadrolarıyla birlikte Evkâf Umum Müdürlüğü’ne geçmiştir. Bu kanunla Diyanet neredeyse işlevsiz hale getirilmiş ve bu durum 1950 yılına kadar devam etmiştir.
22.06.1935 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2800 sayılı “Diyanet İşleri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun”, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilk teşkilat kanunudur. 29.04.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5634 sayılı Kanunla Diyanet İşleri Reisliği’nin adı “Diyanet İşleri Başkanlığı” olarak değiştirilmiş, Evkâf Umum Müdürlüğü’ne devredilen cami ve mescidlerin idaresi ve cami görevlileri (Hademe-i Hayrat) kadroları yeniden Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmiştir.
1961 Anayasası Diyanet İşleri Başkanlığı’nı anayasal bir kurum olarak düzenlemiş, genel idare içinde yer vermiş ve bu kurumun, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmesini öngörmüştür. 1982 Anayasası, ‘Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir’ denilmiştir. Bu durum 11.08.1965 tarihinde yürürlüğe giren 633 sayılı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” Başkanlığın görevleri noktasında önemli bir açılım getirmiş, İslam dininin ahlak alanı ile işleri yürütmek de görevler arasında sayılmıştır. Kanun’da Başkanlığın görevi, ‘İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek’ şeklinde ifade edilmiştir. Bu Kanunla, Başkanlıkla ilgili mevzuat tek metinde toplanmıştır. Daha sonraki yıllarda da ihtiyaca binaen eğitim merkezi müdürlüğü, hac işleri müdürlüğü gibi yeni birimler Bakanlar Kurulu kararlarıyla teşkilata ilave olmuştur. Bu arada din müşavirlikleri, yurtdışı din hizmetleri gibi konular yeniden düzenlenmiştir.
Başkanlığın mevcut teşkilat yapısı, 633 sayılı Kanun’da çok kapsamlı değişiklikler yapan 01.07.2010 tarihli ve 6002 sayılı Kanun ile belirlenmiştir. Söz konusu Kanun Başkanlığa çok önemli kazanımlar sağlamıştır. Başkanlık, hiyerarşik olarak genel müdürlük seviyesinden müsteşarlık seviyesine yükseltilmiş, iki sürekli kurula ilaveten dokuz adedi genel müdürlük seviyesinde olmak üzere on dört hizmet birimi oluşturulmuştur.
Bugün Hilafetle ilgili sorun bütün çıplaklığı ile ve derinliği ile devam ediyor.. Dünyada evrensel temsil mekanizması olmayan tek dini topluluk Müslüman topluluğudur.. Terörist siyonist F. Gülen hani bu makam için hazırlanan bir isimdi. Hilafet fonundaki paralar İş Bankası’na aktarıldı. Laik bir devletin kontrolünde din hizmetleri örgütlenirken, ruhban sınıfı olmayan bir dini gelenek içinde zorunlu kamalizm şeriatının dini eğitimi veriliyor ve Laik/dinsiz devletin “Din adamı” kamalist devlet memuru yapılıyor.. Bu işi kurcalayanlar ise sanık yapılıyor, yargılanıyor, mahkûm ediliyor.
13/27nisan1909'da siyonist Sabateistler pakrudini mason tüm İttihat Terakki terör örgütü mensupları tüm darbeciler ve din/dil soykırımı yapan vatan hainleri İnsanlığı karşı suçtan gıyabında asılmalı, rütbeleri sökülmeli ve tüm resimleri resmi ve özel kurumlardan kaldırılmalı. 5816,429,430,431 vb tüm hukuksuz kanunlar iptal edilmeli.

Adalet arayan ve helalleşmek isteyen CHP, kendi korumaları altındaki haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler konusunda diyecek bir sözü var mı aceba.. Mesela “değiştirilmesi teklif edilemeyen yasalar, özel yasalarla korunan şahıslar, banka yöneticisi olan sol bir parti, parti programı bir anayasanın başlangıç ilkesi yapılan bir darbe anayasasının koruyuculuğuna soyunmak nasıl bir duygu aceba!. Birileri insanların gözünün içine baka baka bunları yapıyor, birileri de yutuyor. Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam olunca böyle oluyor işler!.. Sahi Ayasofya nasıl düzmece bir kararla camiden müzeye çevrilmişti. Bu işte bir adaletsizlik yok m
u?
Hilafeti ve Halifesiz Müslümanların Velayetini üstlenmemizin 508. Yılı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Halife Seçmesinin 102. Yıldönümünde Hilafet Günü/Haftası’nda Taleblerimiz;

Devletin Dini İslam yeniden olmalı ve anayasa, yasalar yönetmelikler İslam’a aykırı olmamalı
Hilafet mâna ve mefhum olarak kalkmadı TBMM uhdesindedir Şûrâ meclisi Diriltilmeli
Gaspedilen hilafet paraları diyanete devir ve Osmanoğulları’nın malları iade edilmeli
Hindistan Hilafet Fonu ve ümmetin paralarıyla kurulan iş bankasi CHP hisseleri Diyanete
12 Haziran 1924’den itibaren satılan işgal edilen başta puthane yapılan aziziye camii olmak üzere ücbin/3856 Camii mescid vb tüm malların iadesini
Her din sahibinin Kendi dini hukukuna göre işlem yapabilmesi imkanı
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerk bağımsız olması Seçim ile vazifelendirilmesi
Tatilin pazar günü yerine cuma gününe alınmasını, CHP ilkeleri anatasa yasalar ve tüm müfredattan kalkmalı
GENDER/TCE/TCA Toplumsal Cinsiyet Eşitliği veya Adaleti maskeli eşcinsel sapikliklar yasaklanmalı. 85 milyon cinsi sapıklığı teşvik eden GENDER’siz kimlik verilmeli
17Mayıs 1990’dan beri eşcinselliği teşvik eden WHO/DSÖ kapatılmalı
içki kumar şehvet terörü teşhircilik zina fuhuş KAOS/GLPTİAPEZ lobi faaliyetleri yasaklanmalı terör soykırım ve casusluktan cezalandırılmalı ve tüm mal varlıklarına el konulmali
Faiz/Riba libor Forex tefecilik yasaklanmalı
Kısas uygulamasi kanunlasmali başta olmak üzere isteyene İslam hukuku uygulanmalı
Bozgunculuk çıkaranlar darbeciler (terörist ittihatçı hareket ordusu mensubları kabirdekiler dahil) asilmali, elleri ayakları çaprazlama kesilmeli veya sürgüne
Siyasetçiler ve yöneticiler her yıl mal varlığı artışı beyanıyla denetlenmeli
Tüm resmi ve yarı resmi kurumlara rüşvet almak/vermek heykellere putlara, kamalizme laikliğe tapmak şirk ve zulümdür. Putlardan ve ölülerden yardım isteyenler müşahede altına alınmalı
3/6Mart2025

Adem Çevik, @EZANplatformu @ADALETplatformu @HilafetPlatform @HakBirr @KurtulusKuranda Sözcüsü

https://t.iss.one/EZANplatformu t.iss.one/SectikleriniDenetle

https://www.akasyam.com/mobil/isbanktaki-chp-isgali-sonlandirilmali-185257/

https://www.nethaberler.com/haber-tbmmye-cagri-siyonizmi-kemalizmi-ve-putperestligi-yasakla-67612

@TBMMresmi @NumanKurtulmus @RTErdogan @tcbestepe @tihek_kurumsal @TRombudsman
Çocuk İstismarının Kılıfı Pedofili Teşhircilik Tacizcilik Sapıklık Teşvikcisi: Lanzarote Sözleşmesi Fesh Edilmelidir
TÜRKİYE AİLE MECLİSİ: SİYONİZM DAYATMASI LANZAROTE SÖZLEŞMESİ ÇOCUKLARI FUHŞU şehvet terörü teşhirciliği tacizciliği SAPIKLIĞI PEDEFOLİYİ ve ÇOCUK İSTİSMARINI TEŞVİK EDİYOR ACİLEN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMELİYİZ ÖNCEAHLAK ÖNCEAİLE  SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALİYİZ CİNSİ SAPIKLIKLARI YASAKLAYARAK TERÖR SOYKIRIM KAPSAMINA ALARAK MAL VARLIKLARINI AİLE FONU'NA AKTARMALIYIZ 25 Ekim 2007'de İspanya'nın Sömürgesi Lanzarote Adası'nda Avrupa Konseyi üye devletleri ile Türkiye'nin de içerisinde olduğu çok sayıda ülke arasında 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' imzalandı. Sözleşme'nin 3 mart2010 tarihinde onaylanması ve 18 Temmuz 2011'de  yürürlüğe girmesinin ve Aileyılı münasebetiyle Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği tarafından önemli bir uyarıcı açıklama geldi. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği, "Lanzarote Sözleşmesi; çocuklarımızı fuhşa, pedofiliye, sapıklığa sürüklüyor!" diyerek sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini kaydetti.
AhlaklıNesil KuranNesli AsımNesli AkıncıNesli için; Aileyi Nesli Dili Dini Devleti korumak AND için önceAhlak şiarındaki tüm halkımız ailece vazifeye davet ediyoruz

Türkiye Aile Birliği ve Dünya Çocuk Hakları Birliği AİLE YILI Lanzarote bülteni 3MART2025
BASINaciklamasi.t.iss.one SectikleriniDenetle.t.iss.one

https://www.akasyam.com/mobil/cocuk-istismarinin-kilifi-sapiklik-tesvikcisi-lanzarote-sozlesmesi-fesh-edilmelidir-194991/#

Uluslararası sözleşmeler ve yasalar fıtrata, inancımıza, hukuka uygun olmadığı müddetçe, aile yıkan, fıtrata aykırı Lanzarote, Cedaw, İstanbulSözleşmesi/6284 İKLİM DSÖ ve Toplumsal Cinsiyet gibi ifsat dayatmalatı operasyonları durdurulmadıkça çocuklarımızı sapkın lobilerden korumamız mümkün olmaz. Türkiye Aile Meclisi ve Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik ve Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş tarafından yapılan yazılı açıklamada küçük yaştaki çocukların fuhşa, pedofiliye sürüklendiği ve küresel sapkın şebekelerden Kaos/GLPTQ terör ve soykırım lobisine alenen teslim edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamada, 6084 ve 6284 nolu yasayla halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'ne atıfta bulunulduğu da belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması’ başlığını taşıyan ve Uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan Lanzarote Sözleşmesi, 25 Ekim 2007 yılında İspanya’nın müstemlekesi olan ‘Lanzarote Adası’nda Avrupa Konseyi öncülüğünde AB Konseyi Üye Devletleri (Almanya, İtalya, Belçika, İngiltere, Fransa…) ile diğer bazı Devletler (Türkiye, ABD, Japonya, Tunus, Rusya…) arasında imzalanmıştır. Türkiye’de sözleşme 6084 sayılı kanun ile 3mart2010'da onaylanmış ve 25/10/2010 tarihinde kanunlaşmıştır. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

22şubat2021 tarihinde anayasa mahkemesine ve İstanbul savcılığına tahrifat suç duyurumuz ve reisi cumhurumuzu haliç kongre Merkez'inde 1haziran2020'de bizzat uzarımız üzerine istanbul sözleşmesi 20mart2021'de resmen yürürlükten kaldırıldığı için 6284,6084 nolu yasalar ve cinsiyetsiz toplum GENDER KİMLİK dayatması da hukuken yok hükmündedir.
https://bncmedyahaber.com/m-haber-7213.html
https://www.akasyam.com/yazi/gender-tanimi-din-ahlak-ve-hukuka-aykiri-9162.html

“ÇOCUKLARIN KÜRESEL MODA ENDÜSTRİSİNE KURBAN EDİLMESİ…
”Sözleşmenin ‘sözde’ amaçları her ne kadar; çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal-uluslararası iş birliği gerçekleştirmek, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamak ve bunun için gereken her türlü tedbiri almak, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkilerini ortadan kaldırmak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele etmek, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üstün de
ğer olarak kabul etmek, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanı oluşturmak, şeklinde ifade edilse de asıl hedefinin çocuklar için cinsel rıza yaşını düşürerek her türlü cinsel aktiviteye ortam hazırlanması ve çocukların küresel moda endüstrisine kurban edilmesi, müsait hale getirilmesi ile ilgili olduğu, sözleşmenin istisnai maddeleri incelendiğinde net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

SÖZLEŞMENİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VARBurada ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus da hiç şüphesiz Lüksemburg Raporu’dur. Tam adı ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismardan Korunması Terimler & Kavramlar Kılavuzu’ olan söz konusu rapor; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (1990), çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunması amacıyla oluşturulmuş 2011/93 sayılı AB Direktifi (2011), Lanzarote Sözleşmesi (2007) ve çocuk haklarına dair oluşturulmuş daha nice sözleşme ve bildirilerin içeriğini oluşturan cinsel istismar, cinsel sömürü ve suiistimal, çocuk pornografisi, cinsel şiddet, genç yaşta/zorla evlilik, cinsel eğilim hakkı, hazırlama (Çocuğun cinsel amaçlar için teşviki), cinsel içerikli mesajlaşma gibi kavramların açıklanması, bu konular üzerine çalışan tüm kişi ve kuruluşlara çalışmaları sırasında karşılaşabilecekleri farklı terim ve kavramları anlamaları ve kullanmalarına yardımcı olunması, cinsel sömürü ve istismar ile ilgili bu zamana kadar ortaya çıkmış kelime ve kavramlar ile ilgili evrensel anlamda kabul görebilecek bir terimler ve kavramlar kılavuzu oluşturulması amacıyla 28 Ocak 2016 yılında Avrupa Konseyi Sekretaryası, BM Çocuk Hakları Komitesi, BM Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF), Europol, INTERPOL, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi kuruluşların da yer aldığı toplam da 18 kuruluşun temsilcilerinden oluşan ‘Kuruluşlar Arası Çalışma Grubu’ tarafından Lüksemburg’da kabul edilmiştir. Lanzarote Sözleşmesi’nin en önemli maddeleri ile ilgili Lüksemburg Raporu’na da atıfta bulunarak yaptığımız hukuki ve teknik tahlili içeren ‘Lanzarote Sözleşmesi ‘Hukuki Tahlil’’ raporumuzdan özetle; Lanzarote Sözleşmesi’nin asıl hedefinin ne olduğuna dair yaptığımız çalışma neticesinde ortaya çıkardığımız sonuçlar aşağıda özet şekilde ifade edilmiştir.

LANZAROTE SÖZLEŞMESİ’NİN ASIL AMACI
Uluslararası hukukun dünya çocuklarını cinsel sömürü ve istismara daha küçük yaşlarda iken nasıl açık ve müsait hale getirdiği, çocukların küresel moda endüstrisinin sömürü aracı olması için bazı uluslar arası metinlerin nasıl el birliği ile kaleme alınabildiği, en önemlisi de çocukların her türlü cinsel istismara, sömürü ve suiistimale karşı korunmasına yönelik kavramları, maddeleri ve amaçları sıralayan bu sözleşmenin, derinlerde gizlenen ve istisnai tutulan hükümleri ile nasıl paçavra haline dönüştüğü, gençliğimiz ve gelecek nesillerimiz açısından hayati öneme haiz bir konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak imzalanan böyle bir sözleşmenin nasıl dakikalar içerisinde TBMM tarafından kabul edilebildiği, tehlikenin; cinsel rıza yaşına ulaşmış iki çocuk arasında ve karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel aktivite, cinsel ilişki, pornografik performans üretimi, tedariki, temini, bulundurulması, saklanması, bilgi ve iletişim teknolojileri yöntemi ile pornografik sitelere serbest erişim konularında yaptırım öngörülmediği, saklı tutulabilecek bir hakkın tanındığı, serbestiyet sağlandığı ve nasıl uluslararası bir metin ile güvence altına alındığı, Cinsel rıza yaşına ulaşmış iki çocuğun pornografik performansına, çocuk pornosu üretimine, yetişkin birinin, rızaya dayalı olarak ve sömürü amacı dışında herhangi bir saik ile ilişkiye nasıl dahil olabileceği... (Somut örnek verilecek olursa; Bir ülkede sadece cinsel tatmin için rızai olarak bir araya gelmiş 13/14 yaşında iki çocuğun gösterdiği pornografik performansa (porno çekimi, üretimi, cinsel organ gösterimi ve dolayısıyla cinsel ilişki sayılabilecek her fiil) yetişkin bir şahıs bilerek ve isteyerek ‘katılabilir’ (dahil olma, izleme, etki, temas, yardım…) .

ÇOCUKLAR PODYUM VE DEFİLELERDE HER TÜRLÜ CİNSEL İSTİSMARA MÜSAİT HALE GETİRİLİYORSözleşmenin, bilgi ve iletişim teknolojileri yolu ile çocuk pornografisine
erişim noktasında taraf devletlere nasıl karışmadığı, taraf devletlerin bu konuda haklarını nasıl saklı tutabilecekleri, bilhassa bu hususa dikkat çekilerek devletlere nasıl imtiyaz tanındığı, sözleşmenin, ayrımcılığı işleyen ilgili maddesinde (madde 2) çocuklar hakkında cinsel eğilim hakkının meşruiyetinin nasıl sağlandığı, sözleşmenin ana temasının cinsel rıza yaşına ulaşmamış çocuklara yönelik cinsel istismar ve sömürüye karşı çıkılması noktasında toplanması ama cinsel rıza yaşına/yasal yaşa ulaşmış çocuklara yönelik ‘‘gelişim halindeki yeteneklerinin tanınması ve o yaştaki bir çocuğunda cinsel ilişkiye hakkı olduğu’’ gibi gerekçeler öne sürülerek aslında bir çocuğun cinsel ilişkiyi yaşama hakkının, cinsel istismara uğrama riskinden ve durumundan daha üstün ve gerekli olduğu anlayışı merkeze alınarak uluslararası bir metinle çocukların küresel moda endüstrisine nasıl el birliği ile kurban edildiği, çocukların podyum ve defilelerde her türlü cinsel istismara nasıl müsait hale getirildiği, Aileyi ifsad etme projesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin giriş kısmında Lanzarote Sözleşmesi’ne nasıl gönderme yapıldığı ve Taraflar Komitesi’nde görevli birim isimlerinden bir tanesinin de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği birimi olması dolayısıyla 'AİLE'nin küresel savaşın odağı haline gelmesindeki detaylı ve tehlikeli bağlantıların nasıl ayyuka çıktığı, izleme, denetim, kontrol, yönlendirme ve yaptırım kudretine sahip Taraflar Komitesinin, 2011’ den bu yana 25 kez toplanması, toplamda 5 büyük faaliyet raporu düzenlemesi, çocukların ve Taraf Devlet temsilcilerinin katılımını da zorunlu tutarak nasıl 10’larca seminer, panel, konferans ve zorunlu anket çalışması düzenlediği,Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu’nu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 104. Maddesi: On beş yaşını doldurmuş ve on sekiz yaşından küçük olan iki çocuk arasında karşılıklı ve rızaya dayalı cinsel ilişkiyi yaptırım altına almayan bu madde, on beş yaşını doldurmuş ama on sekiz yaşından küçük bir çocuk ile karşılıklı rıza dahilinde on sekiz yaşından büyük bir yetişkin birey arasında yaşanan cinsel ilişki suçunu ‘şikayet şartına da bağlayarak’ yaptırım altına almıştır. (Yani 6 ay içerisinde şikâyette bulunulmadığında suç oluşmayacaktır. Bu aynı zamanda, on beş yaşını doldurmuş iki kişi evlenemez ama cinsel ilişki yaşayabilir demektir.) Dolayısıyla Türkiye’de cinsel rıza yaşının TCK’nın ilgili maddesi gereğince ‘15’ olarak kabul edilebileceği, şeklinde açıklanabilir ve sözleşmenin asıl amacı bu çerçevede ifade edilebilir.

AİLENİN VE ÇOCUĞUN KORUNMASINI MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR
Anayasa 41. madde gereği ailenin ve çocuğun korunmasını milli güvenlik meselesidir. Teşvik edilmesi gereken genç akran evliliklerinin yasaklanması gençlerimizin fuhşa cinsi sapıklığa teşvik edilmesi anlamına geliyor. 1881 doğumlu Selanikli Mustafa Kemalin 33 yaşındaki babası AliRıza ibrahimİhsan Efendi 10 yaşındaki Zübeyde Hanım ile 1871 yılında evlendi. 'Erken Evlilik', 'Çocuk Gelin' diyerek fuhuştan beslenenlere karşı 13/14/15 yaşındaki kızlarımızın siyonist kamalist PKK ve Cinsi Sapık Terör örgütlerinin çocuk istismarına sessiz kalınmamalı. Lanzarote Sözleşmesi’nin 49’uncu maddesinin 1’nci fıkrası, taraf devletlere tek taraflı fesih yetkisi tanımaktadır. Uluslararası Sözleşmelerden tek taraflı çekilmeyi öngören Cumhurbaşkanlığı tarafından 15/7/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 9 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesine dayanılarak Lanzarote Sözleşmesi de derhal feshedilmelidir.”
3mart2025 cocukhaklari.t.iss.one KULHAKLARi.t.iss.one 05327036115 05322033274

@tcbestepe @RTErdogan @iletisim @tcailesosyal @MahinurOzdemir @ztarikdaroglu @yilmaztunc @adalet_bakanlik @TRombudsman @tihek_kurumsal
Çocuk İstismarının Kılıfı Sapıklık Teşvikcisi: Lanzarote Sözleşmesi Fesh Edilmelidir https://www.akasyam.com/cocuk-istismarinin-kilifi-sapiklik-tesvikcisi-lanzarote-sozlesmesi-fesh-edilmelidir-194991/
Siyonizm Kamalizm Kabirizm LAisizm yahudilik masonluk ATAizm PUTizm içki kumar Fuhş GLPTZ UK $ U$A Terörüne Soykırımına insanlıkSuçuna DurDe DevletinDiniislam
@TBMMresmi @RTErdogan'a ÇAĞRI!
https://www.akasyam.com/ailemizi-ve-devletimizi-korumak-icin-sapiklik-batakligi-kurutulsun-184405/
8/14/20Mart 6284 cinsel bölücülük aileyi yoketme Terörüne durde!

12mart İstiklalMarşı
13mart Fulbright
16mart İstanbul işgali
18mart Zafer!
26RAMAZAN932 EZANyasak
27mart 70/71 oyla içkiyi yasaklatan alişükrü katledildi...

Cinayeti şiddeti teşvik eden içki kumar YASAKLANSIN!
AİLEM: Siyonizmin Aileyi Nesli Dini yokeden 6284 Fitnesi iptal edilmelidir!

Toplumsal Cinsiyet TC/GENDER TCE/TCA 6284 Maskesiyle Cinsi Sapıklık Teşvik Ediliyor! Aile Yok Ediliyor 6284 Yasası yok hükmündedir İptal Edilmeli!

https://x.com/AdemCevik/status/1898729482422272063?t=wNTz1BckJkVeReTr1z0Rtw&s=08

Türkiye Aile Meclisi mütevelli başkanı Prof. Dr. Sefa Saygılı: Toplumsal Cinsiyet TC/GENDER TCE/TCA 6284 Maskesiyle Cinsi Sapıklık Teşvik Ediliyor! Aile Yok Ediliyor 6284 Yasası yok hükmündedir İptal Edilmeli!

Milletimize ve özellikle aile yapımıza tahrip edici etkisinden dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız 8/14/20 Mart 2012'de yasalaşan İstanbul Sözleşmesi’ni 20.03.2021 tarihinde feshetmişti. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nin dayattığı 6284 nolu yasanın insanımıza ve aileye verdiği vereceği zararlar tartışılmamıştır.
Her ne kadar stratejik derinlik uzmanı namıyla müsemma Ahmet Davutoğlu’nun önderliğinde imzalanmış ise de, bu sözleşmeye asıl sahip çıkanların başta HDP ve CHP ile feminist örgütler ve GLPTZ+  bireylerinin olduğu apaçık ortadadır. Rusya Federasyonu’nun, birçok Avrupa ülkesinin dahi ahlakını, inancını, kültürünü kökünden kazıyacak olan İstanbul Sözleşmesi’ni reddedip / karşı durmalarına rağmen kadim medeniyetimizin bir kısım mensuplarının sözleşmeyi desteklemeleri ise en azından saflık veya aldatılmışlık olarak değerlendirilmelidir.
İstanbul Sözleşmesi 11 Mayıs 2011 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı sıfatıyla Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanmış ve 14 Mart 2012 tarihinde TBMM’de oy birliği ile kabul edilip onaylanarak, 1 Ağustos 2014 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türevi ve uygulama kanunu olan 6284 sayılı yasa 2012 yılında yürürlüğe konulmuştur. Ayrıca Yeni Türk Medeni Kanunu, Yeni Türk Ceza Kanunu, 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile yönetmelikler, kurumlar, idari ve yargı kararları ile İstanbul Sözleşmesi fiilen yürürlüğü/uygulaması devam etmektedir.İstanbul Sözleşmesi’nin feshi tek başına yeterli değildir. Zararları bakımından dünyada eşi ve benzeri olmayan, hatta İstanbul Sözleşmesi’ni dahi aşan hükümler barındıran 6284 sayılı kanunun da derhal yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.
6284 sayılı yasa (m.1 f.2/a) İstanbul Sözleşmesi esas alınarak hazırlanmıştır. Sözleşme fesih edildiğine göre, yürürlükte bulunan yasanın iç hukukta dayanağı kalmamıştır.
Delilsiz/belgesiz, kocanın/babanın 6 aya kadar ortak konuttan uzaklaştırılması, 6 aya kadar tazyik hapsi, arabuluculuk ve uzlaşma hükümlerinin yasaklanması, sadece kadının beyanının esas alınması, pozitif ayrımcılığın uygulanması sonucu insanımız ağır mağduriyetler yaşamaktadır.
Dünya düzeni neyin, nerede ve kimin/kimlerin eliyle yapılacağını iyi hesap ediyor. Mukaddes şehrimiz İstanbul’un seçilmesi tesadüf değildir. Yüce Peygamberimizin (s.a.v) fetih müjdesi ile şereflenmiş belde olan İstanbul’da imzalanması ve adının İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konulması fethin intikamı olarak değerlendirilmelidir.
İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasayı anlama kılavuzuna ihtiyaç bulunmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin dayattığı 6284 sayılı yasanın zararlarını anlamak için, öncelikle feministlerin söylemlerine, Mor Çatı Derneği’nin sosyal medya hesaplarına, GLPTZ+ dernekleri ile KAOS GL internet sitesine ve kullandıkları slogan ve taşıdıkları dövizlere bakılması yeterli olacaktır.  Sözleşme ile toplumsal cinsiyet eşitliği toplumsal cinsiyet adaleti TC/GENDER TCA/TCE adı altında cinsi sapıklıklar meşrulaştırılmaktadır. Biyolojik cinsiyetin karşısına konulan toplumsal cinsiyet GENDER kavramı; toplumu, insanımızı ve ailemizi iğfal ve ifsat etmektedir. Mor/yeşil feministler ile GLPTİQZ+ bireyleri kol kola gökkuşağı flamaları ile onur (!) yürüyüşündeler.
İstanbul Sözleşmesi, 3. dalga feminist ideolojinin manifestosudur. İstanbul Sözleşmesi “kültür, töre, din, gelenek ve namus” değerlerinin kökünün kazınması için hazırlanmıştır.  İçimizdeki feministler ve GLPTZ sevicileri İstanbul Sözleşmesi’ni ve uzantı yasası 6284 sayılı yasayı anlamıyor veya anlamak istemiyor. Halen “Kadın hakları”  ve/veya “Kadına şiddeti önleyen sözleşme” olduğunu zannediyorlar. Hâlbuki sö
zleşmenin asıl hedefi, GLPTİQZ bireylerini meşrulaştırmak ve sınırsız cinsel özgürlüğü sağlamaktır. İstanbul Sözleşmesi kesin olarak fesih edilmeli ve sözleşmenin uzantısı olan 6284 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmalıdır. Aileyi, kadını ve çocukları en üstün seviyede şiddetten ve istismardan koruyacak, tabii/evrensel hukuk ilkelerine uygun yasalar yapılmalıdır. Hakkaniyetli yasalar,  adil ve doğru yargılama, ahlak seferberliği ile şiddeti önleyebilir, huzur ve sükûnu temin edebiliriz. Aksi halde toplum çöker ve aile biter. 
Prof Dr Sefa SAYGILI
Türkiye Aile Meclisi Türkiye Aile Birliği mütevelli heyet başkanı

TurkiyeAileBirligi.t.iss.one

https://antiGENDERhareketi.t.iss.one 05322467411

SEDE sectiklerinidenetle.t.iss.one 05322033274

milliirade.t.iss.one 05327036115

[email protected]